BÜTÜN INANCLILARIN ORTAK DUASI
EY ÂLEMLERiN MERHAMETLi SULTANI!
SANA HADSiZ $ÜKROLSUN.
EY HESAP GÜNÜNÜN E$SiZ SAHiBi!
BiZ ANCAK SANA TAPAR,
ANCAK SEN'DEN YARDIM iSTERiZ.
ÖTEDÜNYASI OLMAYAN
VE BiZiM DUALARIMIZA CEVAP VEREMEYEN,
BiZiM TANRIMIZ OLAMAZ.
BiZiM TANRIMIZ ANCAK SEN'SiN!
EY BiZiM GERCEK RABBIMIZ!
BiZi, "ALLAH'TAN BA$KA iLAH YOKTUR"
DiYEN iSA VE MUSA VE MUHAMMED'iN
YOLUNA GÖTÜR.
SENi TANIMAYAN VE iNKÂR EDEN
ATEiST, DARWiNiST, NATURALiST
VE MATERYALiSTLERiN YOLUNA DEGiL.
DUAMIZI KABUL BUYUR.
Not: Bu dua, Allah'in Mehdisi Mehmed Nur'an'a
aittir.
Tuesday, October 24, 2006
Tuesday, October 17, 2006
IKAZNAME
(Avrupa Kur'anistleri'nin 2002 yilinda Mehdi inkârcilarina
vermis oldugu cevabin DÖRDÜNCÜSÜ.)
I K Â Z N A M E
(Âhirzaman Mehdisini inkâr edenlere
verilen bir cevaptir.)
celâlliAllahinadiyla
Cevabiniza cevap vermeyi gerek görmemistik. Ancak su
kadarini söyleyecegiz:
Âhirzaman Mehdisini inkâr edenlerin inkâri karsisinda:
"Allahim! Bizi dogrula, yalanci cikarma!" dedikten
sonra su sözler ilham edildi:
Yaptiginiz inkârla, Hz.Peygamberi inkâr eden ehl-i ki-
taba benzemissiniz. Allah'in Mehdisine Müslümanlik ög-
retmeye kalkmayin. Onunla din yarisi yapmayin. Allah'
in Mehdisine uymadikca Müslümanliginiz bes para etmez.
O yaptiginiz inkâr ve küfürler de ancak size döner.
Ilminiz tam degil. Bir cok konuda önceki gibi gene ya-
niliyorsunuz. Kâfirlik damgasini geri cekerseniz, o
noktalari size gösteririz. Yoksa cehâletinizle kalir-
siniz. Bir zamanlar bir partiye oy vermeyenler kâfir-
likle damgalaniyordu. Simdi de sizin görüsünüze uyma-
yanlar mi kâfir oluyor! Fakat sizin kâfirlik damgasi
basmanizla bu dünyada kimse kâfir olmaz. Allah'i ve
Peygamberini inkâr eden yok. Sözlerimizi anlamiyorsu-
nuz veya anlamak istemiyorsunuz veya "herkes sizin gi-
bi düsünsün" istediginizden, anlatmak istediklerimizi
carpitiyorsunuz, tersinden anliyorsunuz. Birtürlü dog-
rusundan anlayamiyorsunuz.
Din, Allah(c.c)in Mehdisinin getirdigine göre mi, yok-
sa sizin eski görüsünüze göre mi anlasilacak? Haddini-
zi asmayin!Cokbilmis ve bilgiclikle Allah'in Mehdisine
galip geleceginizi mi saniyorsunuz? Allah'in Mehdisi,
Allah(c.c)in ögrettiklerine göre degil de sizin dar,
geri, vahsî görüsünüze göre yapilmis Kur'an yorumlari-
na göre mi hareket edecek? Ya "biz de Mehdiyiz" deyin,
sahtekârliginizi ilân edin, ya da sözümüzü dinleyin
mücadeleyi kesin.
Bizden bir mucize istiyorsunuz. Bir mucize sudur: Türk
Ordusuna ve Hükümetine; "dindarlara yapmakta olduklari
zulümlerine son vermelerini, yoksa yakinda bir felâ-
ketle tokatlanacaklarini" haber verdik. Uyarilarimizi
dinlemediler. Üc-bes ay sonra da Marmara depremiyle
tokatlandilar. Bir avuc laik zalim yüzünden otuzbin
masum insan mahvoldu... (Ev adresinizi verirseniz, bu
konuyla ilgili uyari bildirilerini size gönderebili-
riz. Eger adres vermeye korkarsaniz, Islâmî gazetele-
rin arsivinden o bildirileri isteyebilirsiniz -eger
atmamislarsa-.)
Ikinci Mucize: Taliban Liderine bir talimat verdik.
Talimatimizi tam dinlemedi. Bu yari itaatsizligin ce-
zasi olarak ordusu Afganistan'da imha edildi, iktidar
ve saltanati yok oldu. (Bunun sahidi bazi Islâmî gaze-
telerdir.)
Simdi sira Irak Liderinde... Eger talimatimizi dinle-
mezse, o da helâk edilecek. (Nihayet o da helâk oldu!)
Iste size ikibucuk mucize! Bu mucizeden sonra Allah'in
Mehdisini inkâr ederseniz, Allah'i inkâr etmis olursu-
nuz.
Bu kadar mucize yeter mi? Yoksa kökünüzü kesecek bir
deprem mi yaratalim?
Daha baska mucize istiyor musunuz? Demek, bizden muci-
ze istemek tehlikeli olabiliyor... O halde bizim elci-
ligimizi inkâr ederken dikkatli olmalisiniz. Bir ihti-
mal payi birakip, inkârda aceleci olmamalisiniz.
Eger bu mucizeler de sizi tatmin etmezse, o zaman "si-
zin keyfinize göre mucizeler gösteren baska bir mehdi"
gelinceye kadar beklemek zorundasiniz. Tabii gelirse!
Âhirzaman Mehdisini inkâr etmis olarak ölmek de var i-
sin icinde...
Dünya ordularini kullanabilecek mânevî bir güce sahip
olan Allah'in Mehdisine karsi koyacak bir gücünüz var-
sa, haydi karsi koyun! O zaman daha iyi anlasilir kim
kâfir, kim degil... Öyle ise Müslümanliginiza güvenme-
yin. Allah'in Mehdisine uymadikca Müslümanliginiz sizi
kurtaramaz.
Fazla söze gerek yok. Sizi zorlamiyoruz. Eger zorlar-
sak, muhakkak bir felâkete ugrarsiniz. Biz ise, sizin
felâketinizi degil, kurtulusunuzu istiyoruz. Kurtulus
ise, Âhirzaman Mehdisinin mânevî sahsi olan Kur'anizm'
e uymaktadir.
Sizin dar ve bâtil görüsünüz dünyaya hakem olamaz. Al-
lah'i, Kitabini ve Peygamberini siper yaparak dar ve
bâtil görüsünüzü dünyaya hakem yapamazsiniz.
Not1: Eger önderimiz yalanci ise, Allah ona derhal bir
ölüm versin. Eger dogrucu ise, bu sefer Allah size bü-
tün dünyaya ibret olacaginiz bir belâ versin. Eger bu-
na razi iseniz, Allah duamizi kabul etsin! Razi degil-
seniz, önderimizin elciligini inkâra hakkiniz kalmaz.
Inkâr ederseniz, zalim olursunuz; Müslümanliginiz da
havaya ucar.
Not2:Bu sözleri sizden baska Islâmî gazete yazarlari
da birlikte okudu ve Allah(c.c) da bunlara sahit oldu.
ÂHIRZAMAN MEHDISINI INKÂR EDENLERIN
BIR FELÂKETE UGRAMALARI COK YAKINDIR!
Yayinlayan: Avrupa Kur'anistleri
Yil: 2002
vermis oldugu cevabin DÖRDÜNCÜSÜ.)
I K Â Z N A M E
(Âhirzaman Mehdisini inkâr edenlere
verilen bir cevaptir.)
celâlliAllahinadiyla
Cevabiniza cevap vermeyi gerek görmemistik. Ancak su
kadarini söyleyecegiz:
Âhirzaman Mehdisini inkâr edenlerin inkâri karsisinda:
"Allahim! Bizi dogrula, yalanci cikarma!" dedikten
sonra su sözler ilham edildi:
Yaptiginiz inkârla, Hz.Peygamberi inkâr eden ehl-i ki-
taba benzemissiniz. Allah'in Mehdisine Müslümanlik ög-
retmeye kalkmayin. Onunla din yarisi yapmayin. Allah'
in Mehdisine uymadikca Müslümanliginiz bes para etmez.
O yaptiginiz inkâr ve küfürler de ancak size döner.
Ilminiz tam degil. Bir cok konuda önceki gibi gene ya-
niliyorsunuz. Kâfirlik damgasini geri cekerseniz, o
noktalari size gösteririz. Yoksa cehâletinizle kalir-
siniz. Bir zamanlar bir partiye oy vermeyenler kâfir-
likle damgalaniyordu. Simdi de sizin görüsünüze uyma-
yanlar mi kâfir oluyor! Fakat sizin kâfirlik damgasi
basmanizla bu dünyada kimse kâfir olmaz. Allah'i ve
Peygamberini inkâr eden yok. Sözlerimizi anlamiyorsu-
nuz veya anlamak istemiyorsunuz veya "herkes sizin gi-
bi düsünsün" istediginizden, anlatmak istediklerimizi
carpitiyorsunuz, tersinden anliyorsunuz. Birtürlü dog-
rusundan anlayamiyorsunuz.
Din, Allah(c.c)in Mehdisinin getirdigine göre mi, yok-
sa sizin eski görüsünüze göre mi anlasilacak? Haddini-
zi asmayin!Cokbilmis ve bilgiclikle Allah'in Mehdisine
galip geleceginizi mi saniyorsunuz? Allah'in Mehdisi,
Allah(c.c)in ögrettiklerine göre degil de sizin dar,
geri, vahsî görüsünüze göre yapilmis Kur'an yorumlari-
na göre mi hareket edecek? Ya "biz de Mehdiyiz" deyin,
sahtekârliginizi ilân edin, ya da sözümüzü dinleyin
mücadeleyi kesin.
Bizden bir mucize istiyorsunuz. Bir mucize sudur: Türk
Ordusuna ve Hükümetine; "dindarlara yapmakta olduklari
zulümlerine son vermelerini, yoksa yakinda bir felâ-
ketle tokatlanacaklarini" haber verdik. Uyarilarimizi
dinlemediler. Üc-bes ay sonra da Marmara depremiyle
tokatlandilar. Bir avuc laik zalim yüzünden otuzbin
masum insan mahvoldu... (Ev adresinizi verirseniz, bu
konuyla ilgili uyari bildirilerini size gönderebili-
riz. Eger adres vermeye korkarsaniz, Islâmî gazetele-
rin arsivinden o bildirileri isteyebilirsiniz -eger
atmamislarsa-.)
Ikinci Mucize: Taliban Liderine bir talimat verdik.
Talimatimizi tam dinlemedi. Bu yari itaatsizligin ce-
zasi olarak ordusu Afganistan'da imha edildi, iktidar
ve saltanati yok oldu. (Bunun sahidi bazi Islâmî gaze-
telerdir.)
Simdi sira Irak Liderinde... Eger talimatimizi dinle-
mezse, o da helâk edilecek. (Nihayet o da helâk oldu!)
Iste size ikibucuk mucize! Bu mucizeden sonra Allah'in
Mehdisini inkâr ederseniz, Allah'i inkâr etmis olursu-
nuz.
Bu kadar mucize yeter mi? Yoksa kökünüzü kesecek bir
deprem mi yaratalim?
Daha baska mucize istiyor musunuz? Demek, bizden muci-
ze istemek tehlikeli olabiliyor... O halde bizim elci-
ligimizi inkâr ederken dikkatli olmalisiniz. Bir ihti-
mal payi birakip, inkârda aceleci olmamalisiniz.
Eger bu mucizeler de sizi tatmin etmezse, o zaman "si-
zin keyfinize göre mucizeler gösteren baska bir mehdi"
gelinceye kadar beklemek zorundasiniz. Tabii gelirse!
Âhirzaman Mehdisini inkâr etmis olarak ölmek de var i-
sin icinde...
Dünya ordularini kullanabilecek mânevî bir güce sahip
olan Allah'in Mehdisine karsi koyacak bir gücünüz var-
sa, haydi karsi koyun! O zaman daha iyi anlasilir kim
kâfir, kim degil... Öyle ise Müslümanliginiza güvenme-
yin. Allah'in Mehdisine uymadikca Müslümanliginiz sizi
kurtaramaz.
Fazla söze gerek yok. Sizi zorlamiyoruz. Eger zorlar-
sak, muhakkak bir felâkete ugrarsiniz. Biz ise, sizin
felâketinizi degil, kurtulusunuzu istiyoruz. Kurtulus
ise, Âhirzaman Mehdisinin mânevî sahsi olan Kur'anizm'
e uymaktadir.
Sizin dar ve bâtil görüsünüz dünyaya hakem olamaz. Al-
lah'i, Kitabini ve Peygamberini siper yaparak dar ve
bâtil görüsünüzü dünyaya hakem yapamazsiniz.
Not1: Eger önderimiz yalanci ise, Allah ona derhal bir
ölüm versin. Eger dogrucu ise, bu sefer Allah size bü-
tün dünyaya ibret olacaginiz bir belâ versin. Eger bu-
na razi iseniz, Allah duamizi kabul etsin! Razi degil-
seniz, önderimizin elciligini inkâra hakkiniz kalmaz.
Inkâr ederseniz, zalim olursunuz; Müslümanliginiz da
havaya ucar.
Not2:Bu sözleri sizden baska Islâmî gazete yazarlari
da birlikte okudu ve Allah(c.c) da bunlara sahit oldu.
ÂHIRZAMAN MEHDISINI INKÂR EDENLERIN
BIR FELÂKETE UGRAMALARI COK YAKINDIR!
Yayinlayan: Avrupa Kur'anistleri
Yil: 2002
Mehdi'yi Inkâr Cabalari Bosunadir!
MEHDI'YI INKÂR CABALARI BOSUNADIR!
her caga bir dinsel baskan tayin eden ALLAHin adiyla
Bazi kimseler Mehdi'yi red ve inkâr babinda sormaktadir:
"Hani kurtaricilar nerede? Neden bir türlü gelmiyorlar da
$u milleti kurtarmiyorlar?" Yani: "Böyle bir beklenti sacma-
dir. Bu sacmalara kapilmamaliyiz" demek istiyorlar.
Elcevap: Hz. Muhammed(sav)in gönderilmesiyle hersey ol-
mus bitmis degildir. Cünkü, akil ilerlemede ve hayat sartlari
degismede oldugu icin, insanligin ihtiyaclari da farklilasmak-
ta ve degismektedir. Bu degisim de bir yenilesmeyi gerek-
tirmektedir. Peki, Kitap ve Peygamber'in bulunmadigi veya
tesir gösteremedikleri zamanlarda bu yenilesme nasil gercek-
lesecektir?
Bu dünya ve insanlik sahipsiz olmadigindan ve onlarin "Allah"
isimli bir sahibleri bulundugundan, elbette o Sahip, insanliga
sahipligini gösterecek ve bunun icin de insanlar icinden bazi
kimseleri secerek, onlari "dinsel baskan-imam" tayin edecek-
tir. Bu tayin etmenin olmamasi, Allah'in adaletine, merhame-
tine, amacliligina ve sahipligine zittir. I$te bu zitliga meydan
vermemek icin yüce Allah her asir bir Dinsel Baskan görev-
lendirerek dinini yenilemekte ve Kur'anini korumaktadir.
Eger bu yenileyicilik olmasaydi, Kur'anin korunmasi mümkün
olmazdi. Cünkü Kur'an'in korunmasi, onu saklayarak veya
ezberleyerek degil, onun dogru anlamini bilerek ve muhafaza
ederek mümkündür. Eger böyle bir koruma olmasaydi, her-
kes kendi kafasina göre yaptigi yorumu din ve Kur'an haline
getirir, herkesin kendi anlayisina göre ayri bir Kur'ani olur,
birbirinden farkli yüzlerce binlerce Kur'anlar ortaya cikar ve
sonucta Allah'in Son Kitab'i, Incil'in düstügü duruma düser-
di. (Allah, Kur'ani göndermeyi murad ettiginden Hz. Isa'nin
Kitabini korumamistir. Cünkü Son Kitap öncekileri icerdi-
ginden ve insanlari bölmemek icin Allah eski Kitaplari koru-
maya gerek görmüyor. O'nun icin sadece Son Kitab'in ko-
runmasi önem kazaniyor).
Koruyucu Allah elbetteki bu düsüse izin veremez. Bunun icin
de, Kitab'inin dogru anlamini verecek dinsel baskanlarini dev-
reye sokar. Onlar da gelirler, Kitab'in gercek yorumunu hal-
ka aciklarlar. I$te Kur'anin korunmasi da esas olarak böyle
gerceklesmistir. Yoksa sözleri hic degistirilmemis olmakta
gercek bir koruma ve korunma yoktur.
Cünkü ögretmensiz bir Kitap, söz yigini olmaktan öte gide-
mez. Ögrenciler icin nasil bir ögretmene ihtiyac varsa, insan-
lik icin de bir Elci'ye veya Dinsel Baskan'a ihtiyac vardir.
Her sinifin ögretmeni farkli oldugu gibi, her asrin dinsel Bas-
kani da farkli olur ve son gelen, bir öncekinden daha ileri
ve yüksek bir mevkide bulunur. Cünkü insanligin akil mer-
tebesi yükseldikce, Dinsel Baskan'larin da o mertebeye
uygun olmasi gerekir.
$imdi, Peygamber'in bulunmadigi ve Kur'anin hükmetmedi-
gi cag olan "yirminci asr"a gelelim. Bu asirda her yer güllük-
gülistanlik degildi. Tam aksine bütün dünyayi komünizm be-
lâsi sarmisti. Allah aciktan inkâr ediliyor, imansizlik göklere
cikariliyordu. Allah'tan, Iman'dan, Kitap'tan bahsedenler
hapislere tikiliyor, türlü türlü eziyet ve iskenceye ugratiliyor-
du. Bu küfür ve inkâr hâkimiyeti ve azinlikta bulunan inanc-
lilarin zillet ve perisaniyeti, 1919 lardan 1991'lere kadar sür-
dü.
Bu inkâr ve sapikliga batmis, karanliga düsmüs talihsiz asra
Allah elbette seyirci kalamazdi. Bunun icin de o cagi küfür
ve inkârdan temizleyecek Bediüzzaman Said Nursi isimli bir
Dinsel Baskan'ini görevlendirerek insanligin imanini kurtardi
ve Kur'anini korudu. Bu koruyuculuk sayesinde komünizm
ve dinsizlik yikilirken din ve inanc da büyük bir yükselis ve
$ahlanisa gecti. O karanlik ve dehsetli asrin ba$ini ve ortasi-
ni ya$amamis ve sadece sonunu görmüs olan biz Kur'anlilar
da, Allah'in bir Dinsel Baskan vasitasiyla yaptigi kurtaricilik
sayesinde bugünlere gelmis bulunuyoruz. Demek Allah kul-
larini kurtaricisiz birakmiyor.
Insanlik dünyasinda kurtaricilarin önemi büyüktür. Bir Ata-
türk olmasaydi, Türkiye emperyalizmin saldiri ve isgalinden
kurtulabilir miydi? Basta bir lider ve önder olmadan bunun
mümkün olmayacagini rahatlikla söyleyebiliriz. O halde i-
nanclilari Mehdisiz veya Mesihsiz birakma gayretlerine son
verilmelidir.
Diyorsunuz: "Kur'an calisin diyor, Mehdi bekleyin demiyor".
Ama dinin korunmasi da lidersiz, öndersiz, Mehdisiz olami-
yor. Eger olsaydi, Allah'in Elci ve Peygamber göndermesine
de gerek kalmazdi. Yasar Nuri, Fethullah Gülen, Ahmed Hu-
lusi ve Süleyman Ates gibi kimseler kendi kendilerinin Mehdi-
si olabilirler. Fakat geri kalan halk onlar gibi olamaz ve olami-
yor. Olamadigi icin de bir lider, bir önder veya bir Mehdi'ye
muhtactirlar. Haydi diyelim, kendi kendisinin Mehdisi olabil-
mis o kimseler bir kisim grup ve cemaatlerin hocasi, önderi
oldu. Peki bütün Kur'anlilara kim önderlik edecektir? Büyük
bir liderleri olmadan Kur'anlilar ne yapabilirler, nereye kadar
gidebilirler ve nereye kadar gidebilmislerdir? Kendi aralarin-
dan birini secmekle bu i$ hallolur mu? O secilmis kisi ne ka-
dar kabul görür?
Cünkü farkli görüs ve düsüncede olan grup ve cemaatler,
kendileri gibi görüp düsünmeyen bir lideri kabullenemezler.
Bu sorun da ancak "Allah'in secmesi" ve "görevlendirmesi"
yle cözülebilir. Bunun icin de bir "Mehdi"ye ihtiyac vardir.
Mehdi de bütün grup ve cemaatlerin görüs ve düsüncesi-
nin fevkinde olarak yalnizca Allah'in görüsünü, yani O'nun
(muradi)nin esasini vaaz ederek gereken birligi saglayabilir.
O ve onun birlestiriciligi olmazsa, inanclilar parcalanmislik-
tan kurtulamazlar. Evet, bir ülke Basbakan'siz olamayacagi
gibi, Kur'anlilar da Mehdi'siz olamazlar. Ne zaman bir ülke
Basbakansiz yönetilebilirse, o zaman inanclilarin da bir Meh-
di ve Mesih'e ihtiyaclari kalmaz.
Bir Peygamber sözü olan: "Mehdi bir gecede dünyayi ada-
letle doldurur" hadisine $a$anlar var ve bu saskinliklari do-
layisiyla da o hadisin "uydurma" oldugunu iddia ediyorlar.
Evet, Hz. Mehdi elbette bir "Süpermen" degildir. I$lerini de
hokus pokus yaparak halletmez. Fakat Allah'tan bilgi ve i-
$ik almis ve O'ndan yardim gören o müstesna kisi, insanli-
gi Hakk'a, Adalet'e ve Dogrulug'a erdirmedeki bütün hâri-
kaligini, mûcizelerden degil, cagin sartlarindan ve o sartlarin
getirdigi kolayliklardan kazanir. Meselâ günümüzde ulasim
ve iletisim araclari dünyamizi bir köy ve oda kadar kücült-
müs bulundugundan ve her an her yere ruhen veya fiziksel
olarak ulasmak mümkün oldugundan, Mehdi'nin bir gün ve-
ya bir gecede bir bildiriyle bütün dünyayi adalete erdirmesi
imkân dairesine girmis ve kolaylasmistir. Bunun icin Mehdi
ve Mesih, kücük bir ülkeyi yönetir gibi bütün dünyayi
(mânen) kolayca idare edebileceklerdir.
Buraya kadar söylediklerimizden anlasilacagi gibi, Mehdi ve
Mesih'in inkârinda kâr degil, zarar ve mahrumiyet vardir.
Bir Abdulkadir Geylânî(RA) devrinde onun Kutup'lugunu
kabul edip, imanin ve Kur'anin yeni yeni sirlarina ermenin
neresi kötüdür? Bir Imam-i Gazâli(RA) caginda o büyük
Akl'a ittiba edip, imanî aklin mükemmelligini kesfederek
sapik felsefelere karsi mücâdele vermenin neresi zararlidir?
Bir Mevlâna Celâleddin-i Rûmî devrinde bir Sevgi ve A$k
Adami'nin i$igina kapilip onun mânevî Günesi altinda ve
Mesnevîsi icinde Kur'anin yeni hakikatlariyla müserref ol-
mada ne gibi bir sapiklik vardir? Bir Bediüzzaman zama-
ninda, o vaktinin e$sizi olan Zat'a talebe olup imansizliga
karsi cihad etmenin ve Allah'in gercek bir mücâhidi olma-
nin neresi yoldan cikistir? Ve nihayet Yeni Cag'da Allah'in
Mehdisi MEHMED NUR'AN'a biat edip dinî anlayisi ye-
nileme devrimine katilmada ne gibi bir terslik veya (kâfir-
lik) vardir?! Demek "Kitap bize yeter, ögretmene gerek
yok" demenin hic bir anlami ve kiymeti yoktur, ama anlam-
sizligi ve degersizligi pek coktur. Biraz akli olanlar bu anlam-
sizlik ve degersizlige gark olmazlar ve hemen hemen hic bir
asrin Imamsiz ve Baskansiz birakilmadigini da anlarlar.
Hz. Peygamber(sav)in sözlerinin "uydurma" kabul edildigi,
tesirinin yok sayildigi bu Yeni Cag'da Allah'in bir Mehdisi'
ne o kadar muhtaciz ki, onun olmamasi ve bulunmamasi
asla mümkün olamaz! Cünkü bu imkânsizlik, Allah'in "sa-
hipligi"yle katiyyen uyusamaz ve uzlasamaz. Bunun icin de
o büyük Sahip bir Mehdisini yeni cagimiza göndermis ve
onu görevlendirmis bulunuyor.
Bilmelisiniz ki, baglandiginiz liderlerden hic birisi Mehdi'nin
yerini tutamaz ve dolduramazlar. Cünkü Allah tarafindan
görevlendirilmemislerdir ve O'ndan aldiklari bir yetki ve
elcilikleri de yoktur.
Bu durumda Allah'in Mehdisi'ni inkâr etseniz ne olur? O yi-
ne de vazifesini yapar, Allah'tan aldigi görevi yerine getirir
ve getirmektedir. Dünyada bunu engelleyecek hic bir güc
yoktur. Cünkü onun arkasinda yikilmaz Koca Allah vardir!
(Bu sözler karsisinda: "Allahu Ekber" diyoruz!)
CAGI DEGERLENDIRMEDE ZARARDA OLANLAR
ALLAH'IN MEHDISINDEN GAFLET EDENLERDIR!
Yayinlayan: Avrupa Muranistleri
Ekim 2006
her caga bir dinsel baskan tayin eden ALLAHin adiyla
Bazi kimseler Mehdi'yi red ve inkâr babinda sormaktadir:
"Hani kurtaricilar nerede? Neden bir türlü gelmiyorlar da
$u milleti kurtarmiyorlar?" Yani: "Böyle bir beklenti sacma-
dir. Bu sacmalara kapilmamaliyiz" demek istiyorlar.
Elcevap: Hz. Muhammed(sav)in gönderilmesiyle hersey ol-
mus bitmis degildir. Cünkü, akil ilerlemede ve hayat sartlari
degismede oldugu icin, insanligin ihtiyaclari da farklilasmak-
ta ve degismektedir. Bu degisim de bir yenilesmeyi gerek-
tirmektedir. Peki, Kitap ve Peygamber'in bulunmadigi veya
tesir gösteremedikleri zamanlarda bu yenilesme nasil gercek-
lesecektir?
Bu dünya ve insanlik sahipsiz olmadigindan ve onlarin "Allah"
isimli bir sahibleri bulundugundan, elbette o Sahip, insanliga
sahipligini gösterecek ve bunun icin de insanlar icinden bazi
kimseleri secerek, onlari "dinsel baskan-imam" tayin edecek-
tir. Bu tayin etmenin olmamasi, Allah'in adaletine, merhame-
tine, amacliligina ve sahipligine zittir. I$te bu zitliga meydan
vermemek icin yüce Allah her asir bir Dinsel Baskan görev-
lendirerek dinini yenilemekte ve Kur'anini korumaktadir.
Eger bu yenileyicilik olmasaydi, Kur'anin korunmasi mümkün
olmazdi. Cünkü Kur'an'in korunmasi, onu saklayarak veya
ezberleyerek degil, onun dogru anlamini bilerek ve muhafaza
ederek mümkündür. Eger böyle bir koruma olmasaydi, her-
kes kendi kafasina göre yaptigi yorumu din ve Kur'an haline
getirir, herkesin kendi anlayisina göre ayri bir Kur'ani olur,
birbirinden farkli yüzlerce binlerce Kur'anlar ortaya cikar ve
sonucta Allah'in Son Kitab'i, Incil'in düstügü duruma düser-
di. (Allah, Kur'ani göndermeyi murad ettiginden Hz. Isa'nin
Kitabini korumamistir. Cünkü Son Kitap öncekileri icerdi-
ginden ve insanlari bölmemek icin Allah eski Kitaplari koru-
maya gerek görmüyor. O'nun icin sadece Son Kitab'in ko-
runmasi önem kazaniyor).
Koruyucu Allah elbetteki bu düsüse izin veremez. Bunun icin
de, Kitab'inin dogru anlamini verecek dinsel baskanlarini dev-
reye sokar. Onlar da gelirler, Kitab'in gercek yorumunu hal-
ka aciklarlar. I$te Kur'anin korunmasi da esas olarak böyle
gerceklesmistir. Yoksa sözleri hic degistirilmemis olmakta
gercek bir koruma ve korunma yoktur.
Cünkü ögretmensiz bir Kitap, söz yigini olmaktan öte gide-
mez. Ögrenciler icin nasil bir ögretmene ihtiyac varsa, insan-
lik icin de bir Elci'ye veya Dinsel Baskan'a ihtiyac vardir.
Her sinifin ögretmeni farkli oldugu gibi, her asrin dinsel Bas-
kani da farkli olur ve son gelen, bir öncekinden daha ileri
ve yüksek bir mevkide bulunur. Cünkü insanligin akil mer-
tebesi yükseldikce, Dinsel Baskan'larin da o mertebeye
uygun olmasi gerekir.
$imdi, Peygamber'in bulunmadigi ve Kur'anin hükmetmedi-
gi cag olan "yirminci asr"a gelelim. Bu asirda her yer güllük-
gülistanlik degildi. Tam aksine bütün dünyayi komünizm be-
lâsi sarmisti. Allah aciktan inkâr ediliyor, imansizlik göklere
cikariliyordu. Allah'tan, Iman'dan, Kitap'tan bahsedenler
hapislere tikiliyor, türlü türlü eziyet ve iskenceye ugratiliyor-
du. Bu küfür ve inkâr hâkimiyeti ve azinlikta bulunan inanc-
lilarin zillet ve perisaniyeti, 1919 lardan 1991'lere kadar sür-
dü.
Bu inkâr ve sapikliga batmis, karanliga düsmüs talihsiz asra
Allah elbette seyirci kalamazdi. Bunun icin de o cagi küfür
ve inkârdan temizleyecek Bediüzzaman Said Nursi isimli bir
Dinsel Baskan'ini görevlendirerek insanligin imanini kurtardi
ve Kur'anini korudu. Bu koruyuculuk sayesinde komünizm
ve dinsizlik yikilirken din ve inanc da büyük bir yükselis ve
$ahlanisa gecti. O karanlik ve dehsetli asrin ba$ini ve ortasi-
ni ya$amamis ve sadece sonunu görmüs olan biz Kur'anlilar
da, Allah'in bir Dinsel Baskan vasitasiyla yaptigi kurtaricilik
sayesinde bugünlere gelmis bulunuyoruz. Demek Allah kul-
larini kurtaricisiz birakmiyor.
Insanlik dünyasinda kurtaricilarin önemi büyüktür. Bir Ata-
türk olmasaydi, Türkiye emperyalizmin saldiri ve isgalinden
kurtulabilir miydi? Basta bir lider ve önder olmadan bunun
mümkün olmayacagini rahatlikla söyleyebiliriz. O halde i-
nanclilari Mehdisiz veya Mesihsiz birakma gayretlerine son
verilmelidir.
Diyorsunuz: "Kur'an calisin diyor, Mehdi bekleyin demiyor".
Ama dinin korunmasi da lidersiz, öndersiz, Mehdisiz olami-
yor. Eger olsaydi, Allah'in Elci ve Peygamber göndermesine
de gerek kalmazdi. Yasar Nuri, Fethullah Gülen, Ahmed Hu-
lusi ve Süleyman Ates gibi kimseler kendi kendilerinin Mehdi-
si olabilirler. Fakat geri kalan halk onlar gibi olamaz ve olami-
yor. Olamadigi icin de bir lider, bir önder veya bir Mehdi'ye
muhtactirlar. Haydi diyelim, kendi kendisinin Mehdisi olabil-
mis o kimseler bir kisim grup ve cemaatlerin hocasi, önderi
oldu. Peki bütün Kur'anlilara kim önderlik edecektir? Büyük
bir liderleri olmadan Kur'anlilar ne yapabilirler, nereye kadar
gidebilirler ve nereye kadar gidebilmislerdir? Kendi aralarin-
dan birini secmekle bu i$ hallolur mu? O secilmis kisi ne ka-
dar kabul görür?
Cünkü farkli görüs ve düsüncede olan grup ve cemaatler,
kendileri gibi görüp düsünmeyen bir lideri kabullenemezler.
Bu sorun da ancak "Allah'in secmesi" ve "görevlendirmesi"
yle cözülebilir. Bunun icin de bir "Mehdi"ye ihtiyac vardir.
Mehdi de bütün grup ve cemaatlerin görüs ve düsüncesi-
nin fevkinde olarak yalnizca Allah'in görüsünü, yani O'nun
(muradi)nin esasini vaaz ederek gereken birligi saglayabilir.
O ve onun birlestiriciligi olmazsa, inanclilar parcalanmislik-
tan kurtulamazlar. Evet, bir ülke Basbakan'siz olamayacagi
gibi, Kur'anlilar da Mehdi'siz olamazlar. Ne zaman bir ülke
Basbakansiz yönetilebilirse, o zaman inanclilarin da bir Meh-
di ve Mesih'e ihtiyaclari kalmaz.
Bir Peygamber sözü olan: "Mehdi bir gecede dünyayi ada-
letle doldurur" hadisine $a$anlar var ve bu saskinliklari do-
layisiyla da o hadisin "uydurma" oldugunu iddia ediyorlar.
Evet, Hz. Mehdi elbette bir "Süpermen" degildir. I$lerini de
hokus pokus yaparak halletmez. Fakat Allah'tan bilgi ve i-
$ik almis ve O'ndan yardim gören o müstesna kisi, insanli-
gi Hakk'a, Adalet'e ve Dogrulug'a erdirmedeki bütün hâri-
kaligini, mûcizelerden degil, cagin sartlarindan ve o sartlarin
getirdigi kolayliklardan kazanir. Meselâ günümüzde ulasim
ve iletisim araclari dünyamizi bir köy ve oda kadar kücült-
müs bulundugundan ve her an her yere ruhen veya fiziksel
olarak ulasmak mümkün oldugundan, Mehdi'nin bir gün ve-
ya bir gecede bir bildiriyle bütün dünyayi adalete erdirmesi
imkân dairesine girmis ve kolaylasmistir. Bunun icin Mehdi
ve Mesih, kücük bir ülkeyi yönetir gibi bütün dünyayi
(mânen) kolayca idare edebileceklerdir.
Buraya kadar söylediklerimizden anlasilacagi gibi, Mehdi ve
Mesih'in inkârinda kâr degil, zarar ve mahrumiyet vardir.
Bir Abdulkadir Geylânî(RA) devrinde onun Kutup'lugunu
kabul edip, imanin ve Kur'anin yeni yeni sirlarina ermenin
neresi kötüdür? Bir Imam-i Gazâli(RA) caginda o büyük
Akl'a ittiba edip, imanî aklin mükemmelligini kesfederek
sapik felsefelere karsi mücâdele vermenin neresi zararlidir?
Bir Mevlâna Celâleddin-i Rûmî devrinde bir Sevgi ve A$k
Adami'nin i$igina kapilip onun mânevî Günesi altinda ve
Mesnevîsi icinde Kur'anin yeni hakikatlariyla müserref ol-
mada ne gibi bir sapiklik vardir? Bir Bediüzzaman zama-
ninda, o vaktinin e$sizi olan Zat'a talebe olup imansizliga
karsi cihad etmenin ve Allah'in gercek bir mücâhidi olma-
nin neresi yoldan cikistir? Ve nihayet Yeni Cag'da Allah'in
Mehdisi MEHMED NUR'AN'a biat edip dinî anlayisi ye-
nileme devrimine katilmada ne gibi bir terslik veya (kâfir-
lik) vardir?! Demek "Kitap bize yeter, ögretmene gerek
yok" demenin hic bir anlami ve kiymeti yoktur, ama anlam-
sizligi ve degersizligi pek coktur. Biraz akli olanlar bu anlam-
sizlik ve degersizlige gark olmazlar ve hemen hemen hic bir
asrin Imamsiz ve Baskansiz birakilmadigini da anlarlar.
Hz. Peygamber(sav)in sözlerinin "uydurma" kabul edildigi,
tesirinin yok sayildigi bu Yeni Cag'da Allah'in bir Mehdisi'
ne o kadar muhtaciz ki, onun olmamasi ve bulunmamasi
asla mümkün olamaz! Cünkü bu imkânsizlik, Allah'in "sa-
hipligi"yle katiyyen uyusamaz ve uzlasamaz. Bunun icin de
o büyük Sahip bir Mehdisini yeni cagimiza göndermis ve
onu görevlendirmis bulunuyor.
Bilmelisiniz ki, baglandiginiz liderlerden hic birisi Mehdi'nin
yerini tutamaz ve dolduramazlar. Cünkü Allah tarafindan
görevlendirilmemislerdir ve O'ndan aldiklari bir yetki ve
elcilikleri de yoktur.
Bu durumda Allah'in Mehdisi'ni inkâr etseniz ne olur? O yi-
ne de vazifesini yapar, Allah'tan aldigi görevi yerine getirir
ve getirmektedir. Dünyada bunu engelleyecek hic bir güc
yoktur. Cünkü onun arkasinda yikilmaz Koca Allah vardir!
(Bu sözler karsisinda: "Allahu Ekber" diyoruz!)
CAGI DEGERLENDIRMEDE ZARARDA OLANLAR
ALLAH'IN MEHDISINDEN GAFLET EDENLERDIR!
Yayinlayan: Avrupa Muranistleri
Ekim 2006
Monday, September 04, 2006
DÜZENNAME
(Dünyanin düzelmesini isteyenler icin)
D Ü Z E N N A M E
düzeltenleri seven Allahin adiyla
Ey basinda "akil" tasiyan varlik! Sen, "INSAN"sin. Ya-
ni "herhangi bir varlik" degilsin. Sana hic kimse önem
vermeyebilir. Veya kendini önemsiz ve vazifesiz sana-
bilirsin. Fakat sen, kendi kendinin veya $unun bunun
mali, mülkü ve kölesi degilsin. Senin bir Sahibin var.
Senin gercek Sahibin, seni Yaratan'dir. Öyle ise sen
kendini, senin veya senin gibilerin ölcüsüyle degil,
seni Yaratan'in ölcüsüyle ölc, tart.O zaman göreceksin
ki, sen bir "hic" degilsin. Yaradilmislarin en güzeli
ve en güzel yaratilmisi olan sen, görev ve sorumluluk-
ca ve en üst rütbede $u görkemli kâinat kitabinin an-
layisli bir okuyucusu, yeryüzü ve gökyüzü sayfalarinin
hayretli bir seyircisi, kendilerine özgü dilleriyle
Yaratan'i anip yücelten varliklarin uzdilli ve bela-
gatli bir sözcüsü, yaratilmislarin usta bir bakani,
yerkürelilerin adil bir yöneteni ve Yaratan'in cok
saygin ve onurlu bir misafirisin. Bütün varliklari sa-
na boyun egdirmis oldugundan anlasiliyor ki, herseye
gücü yeten o Yaratici, sana cok önem vermektedir. Cün-
kü sen O'nun en kiymetli eseri ve aynasisin. Bunun icin
O'nun nazarinda senin pek büyük bir önemin var. Bu ö-
nem geregi olarak sana bir akil verilmis. Ta ki, sa-
hipligini yaptigin bilis ve anlayis i$igi olan o akil
ile Yaraticina hitap edebilesin ve O'nun tarafindan
sana hitap olunabilsin. Tâ ilk insandan bu yana Yara-
ticin sana cok hitaplar etmis, pek cok kitaplar gönder-
mis. Simdi o hitaplar ve kitaplarin bu zaman insanla-
rina da i$iklanan yorumsal bir özetini okuyacaksin.
Okumalisin! Zira sen bilgisiz olarak dünyaya geldigin-
den ilk vazifen: "Okumak"tir. Ama neyi okuyacaksin?
Önce Yaratan'in bildirdiklerini okuyacaksin. Bu oku-
maktaki ilk ve esas amacin da, gercek insanliga ulas-
mak olacaktir. Bu ulasma icin de herseyden önce bir
DOGRU YOL'a muhtacsin. Bu yola erisebilmek de ancak
Yataticini dinlemen ve O'nun Düzeni'ne uymanla mümkün
dür. Unutma! Sen, dogumlu ve ölümlü bir varliksin. Yani
Yaratici gibi öncesiz ve sonrasiz degilsin. Yeryüzünde
süreli bir ya$atiksin. Dogmuslugun icin bir kimlige ve
kiminlige, ya$amin icin dogru yola ve düzenlige ve ö-
lümlülügün icin de saadetli bir ebediyete muhtacsin.
Bunlari bilmeden, bulmadan ve kazanmadan ya$iyamazsin.
Inancsizca ve bilincsizce bir ya$am sürmek sana yakis-
maz. Cünkü sen hayvan degil, seytan degil, "INSAN"sin!
Insan olusun geregi olarak, insanliga ve insanlasmaya
muhtacsin. Yaratan'a ve Öte dünyasina inanc ile insan-
liga girersin. Onun Düzeni'ne uymak ve dogru yolunda
yürüyüp iyilikci olmakla da insanlasirsin. Insanligi
ve insanlasmayi kazanmadan önce sen nötr haldesin ve
sifir derecedesin. Nötr halden kurtulup derecenin yük-
selmesini istersen, yani "insanlasmaya evet" diyorsan,
simdi gelecek sözleri dinle.
Eger senin cocugun: "Bana karismayin, ben kendi key-
fimce ya$iyacagim, kimse bana karisamaz!" dese, ne
dersin? Herhalde onun haddini, hududunu bildirirsin,
degil mi?
Iste ey insan! Sen de o cocuk gibi: "Ben kendi keyfim-
ce ya$iyacagim, kimse bana karisamaz!" diyemezsin.
Cünkü sen, bu dünyada tek ba$ina ya$amiyorsun. Bu dün-
ya mülkü de, senin mülkün degildir. Sen, toplumsal bir
varlik oldugun gibi, bu mülkün sahibi de sen degil, ancak
seni Yaratan'dir. Madem sen toplumsal bir varliksin ve ma-
dem bu mülk, senin mülkün degidir; o halde, baskalari-
na karsi sorumlulugunu takinip, gercek mülk sahibini
taniyarak, O'nun izni dairesinde ya$amak senin insan-
lik borcundur. Eger herkes kendi keyfince ya$amaya
kalkarsa ne olur, bu dünya ne hale gelir! Dünya hic,
bir düzene girer mi? Hak bir düzeni varsa, bu dünyanin
düzeni bozulmaz mi? Düzeni bozuk bir dünyaya ise ka-
risiklik, anarsi ve terör hakim olacagini biliyorsun.
Netice ve sonucta bunlar da senin huzurunu bozmaz, gü-
zel ya$amini cehenneme cevirmez mi, cevirmiyor mu?
-2-
Eger anarsi ve karisiklik icinde degil de baris, güven,
huzur icinde ya$amak istersen, kendi keyfini birakip,
Yaratici'nin emir ve istekleri dairesinde ya$amayi ka-
bul etmeli ve O'nun Düzeni'ne uymalisin. Gerci senin
devletin de, dünyanin düzenini saglamaya calisir. Fakat
senin devletinin, herkesin ba$ina bir polis dikecek ve
herkesin evine veya tepesine bir kamera yerlestirecek
durumu yoktur. Bu durumu olmadigindan herkes istedigi
sucu rahatlikla i$leyebilir, dünyanin düzenini bozabilir.
Ama sen,Yarata'in ya$am yasasina uyarak ve O'nun,
senin bütün yaptiklarini bildigini ve kaydettirdigini
ve kötülüklerine de ceza kesecegini bilerek kalbine ve
kafana bir gizli polis koyabilir, tepene de görünmez
bir kamera yerlestirebilirsin. Madem bu mümkündür,
öyle ise kendi keyfini birakip, Yaratan'in yasasina uy-
mali ve O'nun ceza vericiligine inanmalisin. Bu uyma
ve inanma ile hem devletine yardim etmis hem de top-
lumsal baris ve güvenligi saglamis olursun. Bu olumlu
hareketin de seni kücük bir devlet haline getirir, mâ-
nevî ve icsel bir büyüklük kazanirsin. Madem büyüklük,
insana yakisan bir olgu ve olumluluktur, o halde Yara-
tan'in cezasina inanmali, Düzeni'ne uymalisin. Uymali-
sin ki, dünyamiz yeni ve güzel bir düzene kavussun,
toplumsal baris saglansin. Cagimiz, "Mutluluk Cagi"
olsun.
Uyman gereken düzen'in esasi ise: HAK ve ADALET ve
NAMUS'tan ibarettir. Simdi bunlarin ne oldugunu birer
birer görelim.
H A K K nedir?
-Yaratan'in indirdigi ve bildirdigi gercek olan ve ge-
rekeni gereken yere koymak olan Hakk; Yaratan'in, ya-
ratilisin ve yaratilmislarin yasasina uymak ve hakla-
rini vermektir. Onlarin haklarini vermeyen, hakli ola-
maz, hak isteyemez.
YARATAN'in sende olan ilk ve esas hakki, O'na inanmak
ve baglanmaktir. O'na inanip baglanan, gercek sahibini
bulmus olur, öksüzlük ve sahipsizlikten kurtulur. Unut-
ma! Ölümlü ve zulümlü insanlar senin gercek sahibin o-
lamaz. Ölümü ve zulmü olmayan bir sahibi arayip bulmak
senin ilk i$in olmali. Yeryüzü ve gökyüzündeki varlik-
larin kime ait oldugunu sormak ve onlar icindeki sa-
natli yapilarin ustasiz olamayacagini düsünmek, seni
gercek sahibine götürecektir. Sahibini bulmadan, ge-
rekli inanci kazanmadan dünyada el atacagin hersey te-
melsiz, degersiz, anlamsiz ve ebediyetsiz kalacaktir.
Bunun icin Yaratan'a ve Ötedünyasina inanci olmayanlar
her an kayiptadir.
YARATILIS'in sende olan hakki, bilim ve teknige hâkim
olup, dünyanin denge ve düzenini saglamak ve korumak-
tir. Denge ve düzeni korumak ise; Hakk'a, Adalet'e ve
Namus'a uymakla birlikte israfciligi, kirletiliciligi,
bozgunculuk ve yikiciligi, ezme ve sömürmeyi terket-
mekle mümkündür. Unutma! Senin i$leyecegin en kücük
bir suc ve günah, dünyanin denge ve düzeninde bozulma
ve sarsilmalar meydana getirir. Bazen bazilarinin i$-
ledigi zulümler yüzünden de koskoca bir sehir, deprem
gibi bir felâketle yok edilir. Demek senin kücük bir
yikiciligin, büyük yikilislar meydana getirir. Eger bu
yikilislara meydan acmamak istersen zulüm ve kötülüge,
azginlik ve bozgunculuga yanasmamali, eger onlarin i-
cindeysen hemen onlardan cikmali ve uzaklasmalisin.
Sonra sigara, alkol ve uyusturucu gibi zehirli yikici-
lari da birakmalisin. Zira bir sigara dumaninin -kapa-
li bir yerde- onlarca kisiye zarari vardir. Alkol ve uyus-
turucunun zararlari ise bütün topluma ulasir. Havayi
ve cevreyi kirletmek de sigara ile baslar. Allah ise,
bozgunculari sevmedigi gibi, pisletici ve kirleticileri
de sevmez. Eger sevilmek istiyorsan $u ölcüyü
bilmeli ve ona uymalisin: Sana, faydasi zararindan
fazla olan seyler (kanunlar dairesinde) serbesttir;
zarari faydasindan cok olan seyler de Yaratanca ve
yaratilisca yasaklanmistir. Zarari faydasindan cok olan
seylerden ancak hayatî bir tehlikeden kurtulmak veya
cok önemli bir seyi elde etmek icin yararlanabilirsin.
Bu ölcünün disina cikmak, senin de ve senin
disindakilerin de aleyhine olacaktir
Dünyanin denge ve düzenini bozan en büyük israfcilik,
kirletilicilik, bozgunculuk ve yikicilik, ezme ve sömürme
ise; inancsizca ve öte dünyasizca bir ya$am sürmektir.
-3-
Inancsizca ve öte dünyasizca bir ya$am sürmek; dünya
ile uyusturulmus olmaktir ki, böyle bir uyusturulmanin
yaninda esrar, eroin gibi uyusturucular cok kücük ve
zararsiz kalir! Zira, beyaz uyusturucu, altmis yillik
bir ömrü mahveder. Dünya ile uyusturulmak olan kara
uyusturucu ise, ebedî bir hayati mahveder. Bunu icin
beyaz uyusturucudan cekinmen gerektigi gibi, kara uyus-
turucudan da daha cok cekinmeli ve ona mahkûmiyet-
ten kendini kurtarmalisin. Dünyanin denge ve düzen bo-
zukluklarinin asil sebebi de bu kara uyusturucudur. Bu
uyusturucudan kurtulmak istersen, kendine "kim" oldu-
gunu, "kimin" oldugunu ve dünyaya "nereden" gelip "ne-
reye" gidecegini sor; cevabini da Kur'anizm'den al ve
iste. Sonra kendine yepyeni Kur'anist bir ya$am kur.
Uyanik bir ya$am, kara uyusturucudan kurtulmakla müm-
kündür. Kara uyusturucudan kurtulmak demek, inanc ve
bilincle dünyaya hâkim olmak ve ona mahkûm olmamak
demektir.
YARATILMISLAR'in, bilhassa ve özellikle insanlik dün-
yasinin ve uygarliginin sende olan hakki ise; Hak ve
Adalet ve Namus ölcüleriyle medeniyet ve uygarligin i-
yi yönlerini almak ve korumak ve kötü taraflarini da
düzeltmek veya atmak. Sonra hakli devlete itaat edip
insan haklarini cignememek ve cignetmemek, insanlarin
hak olan haklarini haksizlikla kismamak ve örtmemek ve
zararli olacak olmasi disinda hak olan iyiyi, güzeli,
dogru, temiz ve faydaliyi yasaklamamak; harami helâl,
helâli haram yapmamak ve iyiligi emredip kötülükten
cekindirmek ve haksizliklara karsi mücadele etmektir.
Allah ve insan haklarini cignemek ve cignetmek cok bü-
yük bir haksizlik ve zulümdür. Haksizliklarla mücadele
ancak Hak Elcisi'nin kontrolü altinda yapilabilir.Hak'
in Elcisi ise, Kur'anizm'dir. Kur'anizm, Allah ve in-
san haklarindan sonra bitki ve hayvan haklarini da ko-
ruma altina alir.
A D A L E T nedir?
-Bir $eyi dengede tutmak ve ortalamak olan Adalet; hak-
ki kadar haklinin hakkini ve haksizin cezasini vermek-
tir. Meselâ birisi sana haksiz yere bir tokat atsa, se-
nin de ona bir tokat atmak hakkindir. Kavgayi kesmek
icin istersen bu hakkini bagislayabilirsin. Eger iki
tokat veya onun attigindan daha siddetli bir tokat a-
tarsan, haksizlik etmis olursun. Haksiz yere bir insa-
ni öldüren, bütün insanlari öldürmüs gibi olur. Yani
haksiz öldürme cok büyük bir zulüm ve yikiciliktir.
Hem Hakk nazarinda bir insan ile bin insan birdir.Hak-
sizca bir kimseyi öldürmemis veya bozgunculuk ve te-
cavüzcülük yapmamis bir insani öldürmenin cezasi, öl-
dürülmektir. Fakat adalet i$ini devlete birakmalisin.
Kimin hakli, kimin haksiz oldugunu ancak devlet ve a-
dalet karar verir. Cünkü cogu insan, haksizligini hak
yapabilir. Haksizliga ve anarsiye meydan acmamak icin
dâvâyi, adaletli Kur'anist devletin adaletine götürmen
gerekir. Allah'a ve hakli devlete baskaldirmanin ceza-
si ise, idam veya ebedî hapistir. Eger yakalanmadan
önce af diler, tövbe edersen cezan hafifler veya affe-
dilirsin, -sayet bir cinayet islememissen-.
Bunlar, bireysel ve hukuksal adalettir. Bir de, "top-
lumsal" ve "sosyal adalet" vardir. Sosyal adalet ise;
haksiz kazanc ve faizciligi terketmek ve her yil ihti-
yac fazlasi veya ticarette olan malindan yüzde üc veya
daha fazlasini devlet eliyle fakirlere ulastirmaktir.
Eger issizlik varsa, i$ saatlerini paylasmak gerekekir.
I$ sahibi olanlardan herkes -ilk care olarak- i$ saati
nin sekizde veya onda birini i$sizlere verse, i$sizlik
ortadan kalkar. I$ saatini paylasmak istemeyenlerden
de, paylasilmasi gereken i$ saatinin geliri kadar bir
ücret alinip i$sizlere dagitilmalidir. Bu paylasima
razi olmanin dünyadaki karsiligi, sosyal baris ve ada-
lettir. Paylasmamanin karsiligi ise, sosyal savas ve
catismadir. Paylasmanin öte dünyadaki mükâfati, ebedî
bir cennettir. Paylasmamanin cezasi ise, cehenneme git
mektir. Demek paylasmak da, paylasmamak da her iki
dünyada karsiliksiz kalmiyor. Cünkü dünyanin dönüsü,
insanin yaratilis ve ya$atilisi bosuna degildir.
-4-
N A M U S nedir?
-Irz, iffet, haya, edep gibi sir ve degerlerin genel
adi olan Namus ve Namus'tan maksat; kisaca aile ve
neslin korunmasidir. Yani nikâhsiz birlesimlere girme-
mek ve escinsellige yanasmamaktir. Sonra gencleri e-
gitmek ve cocuklari öldürmemektir. Namus'un korunma-
sinda kadin ve erkege büyük görevler düsüyor. Buna göre
namuslulugu secen kadinlar, acik sacikligi terketmeli-
dir. Cünkü dünyanin bozulmasi, kadinin soyunmasiyla
(yani acik sacikligiyla) baslar. Kadinin acik sacikligi
ise nikâh yolunu kapatir, fuhushane yolunu acar ve
erkekleri ahlâksiz ve tecavüzcü yapar. Bundan da yine
en cok kadinlar zarar görür. Bu zarara ugramamanin ve
tecavüzcülükten korunmanin ve kurtulmanin caresi, er-
kekleri veya kadinlari evlere hapsetmek degil, sadece
acik sacik giyim kusam tarzini terketmektir. O halde
namuslu olmak ve tecavüzden korunmak ve toplumsal
barisa katkida bulunmak isteyen kadinlar, cinsel arzula-
ri tahrik eden kiyafet anarsisine son vermelidir. Na-
muslulugu secen erkekler de, eslerinin acik sacikligi-
na izin vermemeli ve ciblak giyimli kadinlardan yüz
cevirmelidir. Sonra nikâhlanmasi yasak olan ve nikâh-
lamak istemedikleri kadin ve kizlari "seviyorum" deyip
kandirmamalidir. Namusta en büyük tecavüzcülük i$te
bu kandirmadir. Bu kandirmayi yapan ve ona bilinclice
razi olan, cok büyük bir cinayet islemis olur. Kadin hak-
larini savunanlar ise, erkeklerin haklarini da düsünmeli
ve Yaratan'in haklarini da unutmamalidir. Yaratan'in
haklarini cigneyenlerin hakciligina itibar edilmez.
I$te ey insan! Senin birinci vazifen: Okumak, ikinci
vazifen; HAKLI, ADALETLI ve NAMUSLU olmaktir.
Yani cahil ve inancsiz kalmamali; haksiz, adaletsiz ve
namussuz olmamalisin. I$te senin dogrulugun ve
dosdogru yolun budur! Öyle ise egrilige ve egri yollara
sapmamalisin. Yani keyfinin ardindan veya haksiz,
adaletsiz ve namussuz atalarin izinden degil; Hakli,
Adaletli ve Namuslu önderlerin pesinden gitmelisin. O
kutsal önderlerin bu zamandaki mânevî $ahsi ise, Kur'
anizm'dir. Kur'anizm'in gösterdigi dogru yolun icsel ve
ahlâksal ve toplumsal boyutunda ise sunlar vardir:
AKLin geregi; aldanmamak ve aldatmamak, dogru ve
gercekci olmaktir. Bu da, bilgili ve inancli olmayi ge-
rektirir. Bilgi ile aldanmaktan kurtulur, inanc ile de
aldatmaktan sakinirsin. Seytana ve seytanlasmisliga
aldanan cennetten olur. Insanlari aldatan da cehenneme
gider, -eger tövbe edip düzelmezse-. Cennete götürecek
dogruluk ise; özünde, sözünde, fiil ve niyetindeki
dogrulugun birligiyledir. "Her sözün dogru olmali, fa-
kat her dogruyu söylemek dogru degildir ve senin hak-
kin olamaz". Buna göre ferdi ve toplumu hakarete ugra-
tacak, incitecek veya tehlikeye düsürecek haksiz dog-
rulari saklamalisin. Aile, devlet ve kurumlarin hak-
sizliga varmayan sirlari da gizlenir. Bir hakki koru-
mak ve kurtarmak icin haksizliga varmayacak oranda ya-
lan kullanabilirsin. -Meselâ dogruyu söylediginde hak
olan hakkin yanacaksa veya hakli bir kimseyi ölüm ve
tehlikeden kurtarmak icin-. Haksizlarin, yalan kullan-
maya haklari yoktur. Onlarin ilk yapacagi i$, haksiz-
liktan cikmaktir. Kim yalancilikla hakki olmayan bir
hakki elde ederse, Öte dünyada kendini cehennemde
bulur. Tabii dünyada da neticesi hapistir. Savasta düs-
mana karsi dogru olmak zorunda degilsin. Cünkü harp,
hile iledir. Bunlarin disinda sözünde, özünde, fiil ve ni-
yetinde ve i$inde dogru olmak sarttir. Dogrulugun da
Hak ve Adalet ve Namus'a uygun olmalidir. Sözde dogru-
luk, sözünde durmayi da gerektirir. Sözünde durmak, e-
manete hiyanet etmemeyi de gerektirir. I$de dogruluk,
i$i saglam, temiz ve vaktinde yapmayi, ölcü ve tartida
aldatmamayi gerektirir. Ayrica i$ ve calismada dogru-
luk, i$i uzmanina birakmayi ve danismayi da gerektirir.
I$i uzmanina birakmak, herkese kabiliyetine göre i$
vermeyi ve kaldiramayacagi yükü yüklememeyi de gerek-
tirir. Danismak da; amir ve üstlere, Elciye ve ebeveyne
ve Yaratan'a ve hakli kocaya itaati gerektirir. Yani
büyüklerden izinsiz i$ yapilmamali, büyükler de kücük-
lerin görüsünü almali, bilmeyenler bilene sormali, si-
yasetcilerin de bir meclisi olmali.
-5-
ÖFKEnin geregi; kötülerle ve kötülüklerle savasmak,
zalimlere karsi sert ve kati, iyiler ve mazlumlara
karsi ise yumusak ve affedici olmaktir. Bu da; adalet-
li, merhametli ve cesur olmayi gerektirir. Adalet ile
zulme düsmekten, merhamet ile de vicdansiz olmaktan
kurtulursun. Cesaret ise seni, kahramanliga götürür;
zalimler karsisinda savasmaktan korkmaz ve kacmazsin.
Sana saldirmayana saldirmaz, saldirana karsi kendini
korur ve savunursun. Düsmanliga sevgi, sevgiye düsman-
lik göstermezsin ve göstermemelisin. Daima baristan
yana olmali ve barisi korumalisin. Haksiz savaslara
katilmamali, onlara karsi cikip engel olmalisin. Unut-
ma! Bütün kavga ve savaslarin asil sebep ve kaynagi;
haksizlik, adaletsizlik ve namussuzluktur. Baris ister
sen; Hakli, Adaletli ve Namuslu olmali, onlara sahip
cikip korumalisin.
Siyasetcilikte Öfke'nin geregi ise; diktatör degil,
demokrat; aciz degil, muktedir olmalisin. Yani yöne-
timde Hakk'a dayanip güclü olmakla birlikte insanca
bir yönetim ve yönetilmeden yana olmalisin. Hak ve A-
dalet ve Namus i$ikli Kur'anist Demokrasi'ye sahip
cikmali, aczibratörlük ve diktatörlükten kacinmalisin.
Yaratan'i dislayan yönetimleri, sen de kendinden dis-
lamalisin. (Aczibratörlük: Acizlik Yönetimi'dir.)
$EHVETin geregi; nikâhli olmaya özen göstermek ve ev-
lenmek, fuhus ve escinsellikten cekinmektir. Bununla da
neslini bozulmaktan, devletini yikilmaktan, kendini ve
toplumunu da AIDS gibi pis ve tehlikeli hastaliklardan
korumus ve kurtarmis olursun. (Eger; Namus ilkesine
uymayan ülkeler neden batmadi dersen, bunun cevabi
$udur: Ülkeler iki sekilde batar. Ya icten, ya da distan
Ahlâksizliga, anarsi ve uyusturucuya mahkûm olmus ül-
keler, icten batmis ülkelerdir. Bunlarin distan ayakta
duruyor olmalari, onlarin batmadiklarina delil olmaz.)
Ey elbise giyen varlik! Sen, dünyaya bilgisiz olarak
geldigin gibi, ölcüsüz olarak da gelmis oldugundan, i-
kinci vazifen; ilkesi, Hak ve Adalet ve Namus olan
"dogruluk"tur ve "DOGRU YOLu bulmak" tir. Bunun icin
hayatta en muhtac oldugun sey, "dogruluk"tur ve "dogru
yol"dur. Eger, "Sen" olan fertte dogruluk olmazsa, top-
lumda düzensizlik ve kaos olur. Bunun icin sosyal so-
runlarin cözümü ilk basta dogrulukla mümkündür. Dogru-
lugun esasi ise: Hak ve Adalet ve Namus'tur. Hak ve A-
dalet ve Namus ve onlara ait ilke ve gercekler, yara-
dilisin geregi oldugu gibi, Yaratan'in da emir ve is-
tekleridir. Öyle ise simdi de Hak ve Adalet ve Namus'
taki dogrulugun ne oldugunu görelim:
Hakk'in esasindan olan Inancta Dogruluk; Tanriyi birle-
mektir. Yani Tanri bir tektir; e$i ve ortagi, oglu ve
kizi yoktur. E$siz ve ortaksiz, kizsiz ve ogulsuz Tan-
riya, Teslimciler, "Allah" der. Allah'a inanmis ve
teslim olmus kimselere de "Teslimci" denir. (Bunun
Arapcasi: "Müslüman" demektir.)
Ey yaradilisi Teslimci olan, fakat kalp ve akli Tes-
limcilikten uzak olan insan! Bu dünyada bir tane Sen
oldugun gibi, bu kâinatta da bir tek Allah vardir. E-
ger iki tane Sen olsaydin, senin dünyan karmakarisik
olurdu. Iste bu kâinatin düzenligi de, Tanrinin tekli-
gini gerektiriyor. Koca bir ülkenin bir tek Basbakan
tarafindan yönetilmesi mümkün oldugu gibi, bir tek
Tanrinin da bu koca kâinati yaratip yönetmesi zor ve
imkânsiz degildir. Hem Tanrilik, ezelî ve ebedî, yani
öncesiz ve sonrasiz olmayi gerektirir. Bunun icin Tan-
rinin e$i, ortagi; oglu, kizi olmaz. O'na e$, ortak;
ogul, kiz isnad etmek, bilgisizliktir veya bilgide ya-
nilma ve noksanliktir. Bu noksanlikta israr edenler i-
cin Ötedünyada ebedî bir azap vardir. Ebedî saadet ise,
yalniz Tanriyi birleyenlerin ve O'na hicbir seyi ve
hicbir kimseyi ortak kosmayanlarin, denk tutmayanlarin
ve O'nun üzerine cikarmayanlarin olacaktir.
Hakk'in esasindan olan Bilim ve Bilincte Dogruluk;
dinsel ve dünyasal bilgileri birlikte okumak ve okut-
maktir, onlari birbirinden ayirmamaktir.Gercek din ve
gercek bilim birbiriyle barisiktir, catismaz. Catisma-
yi cikaran, insanlarin bozuk anlayisidir. Dinsel bi-
limlerle, yaratis ve ya$atisin nicini ve kime aitligi
bilinir, ögrenilir. Ayrica madde ve kâinat ötesi bil-
giler de, dinsel bilimlerle elde edilir. Dünyasal bil-
gilerle de, yaratis ve ya$atisin nasil yapilip i$le-
tildigi ögrenilir. Bu iki bilginin birlestirilmesiyle
gercek bilim ortaya cikar. Ögrencinin kalp ve kafasini
doyurup aydinlatacak, onu $üphe ve saplantilardan
kurtaracak ve onu yükseltip ilerletecek inancsal bilgi
ve bilgisel inanc da iste bu birlesik bilimdedir. Bunun
icin dinsel ve dünyasal bilimleri birbirinden ayiran
egitim sistemlerine "hayir" demelisin.
-6-
Adalette Dogruluk; yapilan kötülük ve haksizligin mis-
liyle cezalandirmadir. Veya misliyle cezalandirmanin
mümkün olmadigi ve olmayacagi hal ve vakitlerde de ce-
zanin seklini cevirmek ve degistirmek veya hakli tara-
fi ugradigi zarar miktarinca mükâfatlandirmaktir. Buna
göre meselâ; irza tecavüz edenin irzina tecavüz edil-
meyip, onun cezasi hapis veya dayak veya idam cezasina
cevrilir veya cevrilebilir. Hakk'in hukukunca irz ve
akil, can degerindedir. Kim bunlara kasdederse, cana
kasdetmis gibi olur. Cezasi da, cana kasdetmenin ceza-
si kadardir. (Yalniz Yaratan'in yasalarina itaat edil-
meyip acik sacikligin terkedilmedigi bir ortamda teca-
vüzcüye idam cezasi verilemez.) Bu cevirmeler gibi, ay-
ni sekilde Kur'anist Düzen'de de hirsizin eli kesilmez
cezasi, hapis cezasina cevrilir. Cünkü bakkaldan bir-
sey calan kimse ile devletin milyarlarini calan bir
memura ayni ceza verilemeyeceginden, hirsizin elini
kesmek adaletsizlik olur. Allah ise, adaletsizlik is-
temez. Hirsiz ancak caldigi deger nisbetinde cezalan-
dirilabilir. -Eger o yerde aclik kitlik gibi bir durum
yoksa ve sosyal yardim kurumlari faaliyetteyse-. Hak-
siz öldürmelerde ise, "haksiz yere can alanin cani a-
linir". Bu da idami gerektirir. Idam cezasini ebedî
hapse cevirmek, hem devlete agir bir yüktür hem de öl-
dürülenin hakkina ihanettir. Fakat sen bu ihanete ka-
tilmamalisin; idama degil, haksiz öldürmege karsi cik-
malisin. Cünkü zalime merhamet edilmez. Zalime acimak,
merhamette egrilik ve sapmadir, hakki cignenene zulüm-
dür. Merhamette dogruluk, Hakk'in merhametinden fazla
merhamet etmemektir. Bunun icin zalim cezasini bulur.
Savasta düsman öldürülür. Eti yenmek icin hayvan kesi-
lir. Canin kurtulmasi icin kangren olmus kol ve bacak
kesilir.
Ey insan! Dogru Adalet'te en önemli bir ilke de $udur:
Rizasi olmadikca toplum icin fert, fert icin toplum
feda edilemez. Fakat fert ve toplum, hakli toplum ve
fert icin kendini fedaya hazir olmalidir. Fert ve top-
lumun kiymeti de bu fedakârliktadir. Sehitlik olan bu
fedakârligin Tanrisal ve Ötedünyasal ücreti ise, ebedî
bir cennettir.
Bundan baska bilmen gereken bir ilke de s$dur: Hakk'in
hatiri yücedir, halklarin hatirina feda edilemez. Buna
göre, yakinligin olan kimselerin yakinligi, adalet et-
mede taviz verici sebep olamazlar. Bunun icin, suc is-
leyen baban dahi olsa, hak ettigi cezayi almada adale-
te engel degil, yardimci olmalisin. Sonra bir kimsenin
i$ledigi sucun cezasini, onun bir yakinina yüklememeli
ve cektirmemelisin. Sonra adaletin öngördügü cezadan
fazla veya eksik ceza talep etmemelisin. Sonra i$ledi-
gin veya i$lenmis bir sucu, sucsuz birinin veya biri-
lerin üzerine atmamalisin. Sonra ihtimallere göre ceza
kesmemelisin, -ancak tedbir alabilirsin-.Sonra ve hep-
sinin ba$inda ise, kanun koymadan ve uyari yapmadan
kimseye ceza verilemez ve vermemelisin. Fakat devletin
olmadigi yerde Yaratan'in hükmünün kanun oldugunu bil-
melisin. Adalette yapacagin egriliklerin dünyada ceza-
siz kalan karsiliginin Ötedünyada sana mutlaka verile-
cegini de hic unutmamalisin.
Adalete ait bir görevin de, sahitligi dogru yapmali ve
gizlememelisin. Cünkü senin dogru sahitliginle hak or-
taya cikar; suclu cezasini bulur, zulme ugrayan da
hakkina kavusur.
Namus'ta Dogruluk; bekâr kalmayip evlenmek ve nikâhla-
nip zina etmemektir. Evlenmeye hali, vakti ve firsati
olmayanlar, zina etmemek ve escinsellige yanasmamak
sartiyla bekâr kalabilir. Kadinlarin cogalip erkekle-
rin azaldigi bir yer ve vakitte erkekler birden fazla
kadin alabilir. Bundan baska eger bir kadinin, kadin-
ligini yapamayacak veya doguramayacak bir arizasi o-
lursa, bu halde de erkek -karisini bosamak yerine- i-
kinci bir kadin alabilir. Eger erkek her iki kadina da
gereken ilgi ve sevgiyi gösteremeyecekse, yani sevgide
adalet edemiyecekse, ikinci kadini almaktan vazgecer.
-7-
Hakta, Adalette ve Namusta dogruluk, "sevgide dogruluk"
u da gerektirir. Sevgi'de Dogruluk; Hak ve Adalet ve
Namus ölcüsüyle sevmektir. Buna göre sevdigini, Yara-
tan hesabina sevmelisin. Allah hesabina olmayan sevgi-
ler, meselâ Allah disindakileri Allah gibi veya Allah'
tan cok sevmek, haksiz sevgidir. Sonra sevgide "Ada-
letli" olmalisin. Meselâ namuslu ve itaatli karisini
veya dindar ve dürüst kocasini birakip onlarin asagi-
sinda olanlara yönelmek veya iki sevilmesi gerekenden
birisini askida birakmak, sevgide adaletsizliktir. Son-
ra sevgide "Namuslu" olmalisin. Mesalâ nikâhlanmasi
yasak olan kimselere cinsel birlesimli sevgi beslemek,
gayri mesru bir sevgidir, sevgide namussuzluktur.
Dogru sevgiye ait bir ölcü de $udur: Iyiligi, güzelligi,
masumiyet ve mükemmelligi olanlarin, sevilmek hak-
laridir. Kötüleri sevmeye mecbur degilsin. Cirkinlik
ve begenilmezlikleri de Yaratan'dan ötürü hos görebi-
lirsin. Gercek sevgi, karsiliksiz sevmek degil; Haklica,
Adaletlice ve Namusluca sevmektir. En üstün sevgi
ise, acimaktir. Veya acimak, sevmekten üstündür.
Simdi dogrulugun ve dogru yolun ne oldugunu ögrendik-
ten sonra HÜRRIYET'in ne oldugunu da sorabilirsin. Öz-
gürlük ve hürriyet; seni ya$atan Yaratici'nin, iyilikci
olman icin sana verdigi, fakat kötülük yapmana da acik
olan bir "serbestlik hakki"dir. O halde Hürriyet;
Hakli, Adaletli ve Namuslu olmaktir. Öyle ise Özgürlük;
haksizlik, adaletsizlik ve namussuzluk etmemektir. Demek,
Hak ve Adalet ve Namus, senin özgürlügünün sInIrI-
dir. Eger bu sInIri cignersen, özgürlügün elinden ali-
nir, hürriyetini kaybedersin. Eger bu sInIri korursan,
o zaman sana Tanrisal taraftan evrensel ve kâinat öte-
si mânevî bir özgürlük daha verilir, hürriyetinin ala-
ni genisler. Bu genislige sahip olabilmek icin "sakin-
maci" ve "korunmaci" olmalisin. Hak ve Adalet ve Na-
mus'un sInIrlarini, Yaratan'in azabindan korkup koru-
yanlara "korunmaci" denir. Bu sinirlari cignemekten
sakinanlara da "sakinmaci" denir. Cennet de, Korunma-
cilar ve Sakinmacilar icindir.
Eger Hak'tan, siyasetcilikte uyman gereken yolu veya
hangi partiyi tutman gerektigini sorarsan, alacagin
cevap $udur: Hak ve Adalet ve Namus'a sahip cikan,
Kur'anizm'in gösterdigi sosyal baris ve adaleti yer-
lestirmek isteyen siyaset, senin siyasetindir. O halde
"hangi partiyi tutmaliyim" degil, "hangi politikadan
yana olmaliyim" demelisin. Inanc ve düsüncede birlik
meydana geldigi zaman particilige gerek kalmaz. Parti-
ler, siyaset icin bir aractir. Bu arac faydali oldugu
zaman kullanilir. Zararli olmaya basladigi zaman da
atilir. Sen, araclarin araci ve oyuncagi olmamalisin.
Öyle ise senin ücüncü vazifen; Birlik'tir, birligi
saglamak'tir. Hem demokrasi demek, farklilik ve cesit-
liliklerin katilimi demektir, fakat insanlari partilere
bölmek, onlari birbirine düsürmek demek degildir.
Öyle ise, siyasal gücü zayiflatan ve halki birbirine
düsman eden particilige son vermelisin.
Unutma! Demokrasi demek, insanca yönetmek ve yönetil-
mek demektir. Bu da, Hakk'in halka hâkimiyeti ve hal-
kin da Hakk'a itaatiyle olur. Tam ve gercek demokrasi
de budur. Yani ne halk, hakli devlete baskaldiracak,
ne de devlet, hakli halka tahakküm edecek; halk kendi-
ni, Hakk'in egemenligiyle yönetecek. Bu yönetimde dev-
let sadece bir araci ve düzenleyici olacak. Yoksa $u-
nun bunun keyfine, falan atanin ilkesi, filan devletin
ideolojisine göre yönetim yapilmayacak.Yalniz onlarin,
Hakk'in ilkesine ve evrensel degerlere ters düsmeyen
yönleri kalabilir, alinabilir. $unu da unutma! Ideolo-
jisiz devlet ve demokrasi olmaz. Ideolojisiz devlet ve
demokrasi, akilsiz bir ba$a benzer. Dinsiz devlet de,
kalbsiz bir beden gibidir. Bunun icin senin devletinin
ve demokrasisinin bir din ve ideolojisi olmali. Fakat
bu din, Teslimcilige; ideolojisi de mutlaka Hakk'a, A-
dalete ve Namus'a dayanmali. Bu da ancak Kur'anizm
olabilir. Bazi kimseler Kur'anizm'in elciligini inkâr
edebilir. Fakat Kur'anizm, Hak'tan aldigi i$igi inkâr
edemez, dâvâsindan vaz gecemez. Onun görevi, Hak'tan
aldigi i$igi insanliga duyurmak ve yansitmaktir. Kur'
anizm bir akil'dir. Fakat onun Hak'tan aldigi i$ik, a-
kil üstüdür. Bu i$ik, Yaratan'a aittir.
-8-
Ey yeni bir düzen arayan ve isteyen insan!
Eger sosyal baris ve adalet icinde ya$amak istersen,
dogrulukta ve dogru yolda olmakla birlikte $u ilkele-
ri de kendine rehber etmeli ve onlari toplumsal ya$an-
tina hâkim kilmalisin.
Birinci Ilke: Ekmek, emek edenindir. Yemek, calisanin-
dir. Fakat i$sizin ve caresizin de yemekte bir hakki
vardir.
Ikinci Ilke: Ben tok iken baskasi ac kalmamali. Veya
baskasi ac iken ben tok olmamaliyim. Yani hemen fakir
ve muhtacin yardimina kosmaliyim.
Birinci ilkenin ilk basamagi ile calismayi esas yapip
bütün haksiz kazanc kapilarini kapatmalisin. Bu kapat-
ma ile hayat carpisma ve catisma olmaktan cikar.
Ikinci ilke ve birinci ilkenin ikinci basamagi ile de
yardimlasma kapisini acarsin ve acmalisin. Bu acma ile
de hayat bir yardimlasma olur. (Demek senin dördüncü
vazifen: "Yardimlasma" dir.
Iste bu ilkeleri toplumsal ya$antina hâkim kilmak ve
egemen yapmakla sosyal baris ve adaleti kazanmis olur-
sun.
Ey insanlar! Yaratan'i bilip birleyerek Hakli, Adalet-
li ve Namuslu insanlar olunuz. Dogrulugun esasi budur.
Gercek yolunuz da budur. Ne zaman gelip catacagi belli
olmayan ölüm vakti gelmeden önce Yaratan'in bu sapmaz
ve saptirmaz yoluna uyunuz. Cünkü cok yakin bir zaman-
da hesaba cekileceksiniz. Size göre uzak olan,Yaratan'
a göre cok yakindir. Gercekte de bu böyledir. Simdiki
ya$iniz kadar yil önce dünyada yok iken nasil -dolayli
olarak- sudan ve topraktan yaratildiysaniz, ölüp vücu-
dunuz toprak olduktan sonra da bu yaratilis tekrarla-
nacak ve sizler, ki$ta ölüp baharda dirilen bitkiler
gibi diriltilip Yaratan'a hesap vereceksiniz. Hesabi-
niz sorulurken "bugünümüzle karsilasacagimizi bildiren
bir haberci gelmedi" demeyiniz. Iste o günün haberini
simdiden ögreniyorsunuz. Büyük Yaratici, cin ve insan
topluluklarini dünya ve Ötedünyadan habersiz birakmaz.
Onlardan haberdar edebilmek icin de Elciler yollar.
Cünkü Yaratan, sizi ve dünyanizi bosuna yaratmamistir.
Elci göndermemekle bu yaratilisi bosa cikarmaz. Cünkü
Yaratan, amaclik sahibidir, amacsiz degildir. Bu amac-
ligini göstermek icin Yeni Caglilara elci olarak Hak'
tan i$ik alan Kur'anizm'i göndermistir. Bu gönderme
ile yasa ve buyruklarini tazelemek istiyor.
Ey insanlar! Sabitmis gibi görünen dünyanin $u yanilti-
ci görüntüsü sakin sizi aldatmasin. Bu dünyada temelli
kalamazsiniz. Bir müddet sonra süreniz dolup baska bir
âleme gideceksiniz. Madem bu dünyada kalis yoktur, o
halde burada bulunus amacinizi bilmelisiniz. Cünkü si-
zi ya$atan Yaratici, sizi bosu bosuna yaratmamis ve
sizi basibos birakmamistir. Burada bir bulunus amaci-
niz vardir. O amaciniz ise; Yaraticinizi bilmek,inanmak
ve O'na baglanip O'nun yolunda yürümek ve ya$amak-
tir. O'nun yolu ise: Hak ve Adalet ve Namus'tur. Hakk'
in geregi; inancli ve bilincli olmaktir. Adaletin ge-
regi, haksizligi kesmektir; keyfe ve kuvvete degil,
Hakk'a dayanmak ve azinlik da olsa haklilara uymaktir.
Namus'un geregi, nikâhsizligi ve fuhsu birakmaktir.
Kadin ise, örtünmek ve erkekler de kadinlari aldatma-
mak ve onlari haksiz yere bosamamaktir.
+ + +
-9-
DÜZENNAME'NIN EK VE TAMAMLAMASI
Ey insan!
Sen, ölcüsüz olarak dünyaya gelmis oldugundan, hayatta
en muhtac oldugun sey, "dogru yol" dur. Fakat dogru
yolu nasil bulacaksin, kimden ve nasil isteyeceksin?
$askinliktan kurtulmak istersin degil mi? Öyle ise de:
Allahim! Biz ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yar-
dim isteriz. Bizi dogru yola ilet. Kendilerine i$ik
verdigin Kur'anistlerin yoluna. Sapmis ve öfkene ugra-
mis inkârci ve ortakcilarin yoluna degil. Allahim!
Dogru yolu bulduktan sonra bizi saptirma, bizi dogru-
lukta sabit kil. Allahim! Bu duamizi kabul et.
Ey insan!
Senin birinci vazifen: "Okumak" tir.
ikinci vazifen : "Dogru olmak" tir.
ücüncü vazifen de: "Birligi saglamak" tir.
dördüncü vazifen ise: "Yardimlasmak" tir.
Demek Birinci vazife : Okumak.
Ikinci vazife : Dogruluk.
Ücüncü vazife : Birlik.
Dördüncü vazife : Yardimlasmak.
Öyle ise;
OKU, DOGRU OL, BIRLIK OL, YARDIMLAS.
Iste senin en önemli i$ ve calisman budur.
Hedefin ise, insanlasmak ve yirmibirinci asri
bir "Mutluluk Cagi" yapmaktir.
Artik karanliklar yok, Kur'anizm var (i$ik olarak).
irklar yok, Kur'anist kardeslik var.
dinler ve tarikatlar yok, Teslimcilik var.
partiler ve mezhep yok, birlik ve sevmek var.
siddet ve kuvvetcilik yok, hakcilik ve Hakk'a
itaatcilik var.
cikarcilik yok, iyilikcilik var.
bencillik yok, bizcillik ve Allah rizasi var.
carpismacilik yok, yardimlasmacilik var.
ezme ve sömürme yok, kucaklamak ve paylasmak var.
nefse taparlik yok, Hakk'a taparlik var.
$eriat yok, KUR'ANIST DÜZEN var.
tanrilar yok, ALLAH var.
peygamberler ve mehdiler yok, Hz. Isa ve Mehdi-i
Azam var. Mehdi-i Azam ise, KUR'ANIZM'dir. Kur'
anizm, Hz. Muhammed'in sözcüsü ve Gercek Din'in
son yenileyicisidir.
Not: "Dünya bozulmus mu ki düzeltilsin" diye sorulabi-
lir. Cevap: Eger dünya ülkelerine ahlâksizlik, anarsi
ve uyusturucu hâkim olmussa; eger o ülkeler halki i$-
sizlige düsmüsse; her yil milyonlarca insan acliktan
ölüyorsa; bir avuc insan refah icinde yüzüyorken büyük
bir kismi aclik ve fakirlige gömülmüsse; siyaset cik-
maza girmis, politika insanlari yönetemez hale gelmis-
se; hak ve hürriyetler ayaklar altinda kalmissa; dün-
yanin tavani delinmis, tabani da tahrip edilmisse; ha-
va teneffüs edilemez ve gida maddeleri de yenilip ici-
lemez hale gelmisse, ve herkes kendi bildigini okuyor
kimse kimseyi dinlemiyorsa, evet o dünya "bozulmus"
demektir! Dünyanin bozulmuslugu, insanin bozulmuslu-
gundandir. Dünyanin düzelmesi ise ancak insanin düzel-
mesiyledir. Ey Insan! Kendini düzelt ki, dünyamiz da
düzelsin. Fakat bu düzelim icin yalniz senin düzelmen
yeterli degildir. Hep birlikte bir düzelim gereklidir.
Bu da, Kur'anist bir inkilâp ile olur. Öyle ise haydi
Kur'anist Inkilâb'a! Bu inkilâpta birinci düsmanin: I-
nancsizlik, inkârcilik ve ortacilik'tir. Ikinci düsma-
nin: Irkcilik, ezmecilik ve sömürmecilik'tir. Bu düs-
manlara karsi silahin ise: Inancta; birlemecilik ve
Teslimcilik, düsüncede; birlik ve birlesmecilik, ve
ya$amda; dogruluk ve yardimlasma'dir. Önce ic
dünyandaki düsmani vurmali, sonra dIs dünyadaki
düsmani devirmelisin. Inkilâbin kutlu olsun!
Zaman: Yeni Cag'a üc kala Ekim'i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Düzeltme.
Boyut: Kur'anizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA KUR'ANISTLERI
* * *
D Ü Z E N N A M E
düzeltenleri seven Allahin adiyla
Ey basinda "akil" tasiyan varlik! Sen, "INSAN"sin. Ya-
ni "herhangi bir varlik" degilsin. Sana hic kimse önem
vermeyebilir. Veya kendini önemsiz ve vazifesiz sana-
bilirsin. Fakat sen, kendi kendinin veya $unun bunun
mali, mülkü ve kölesi degilsin. Senin bir Sahibin var.
Senin gercek Sahibin, seni Yaratan'dir. Öyle ise sen
kendini, senin veya senin gibilerin ölcüsüyle degil,
seni Yaratan'in ölcüsüyle ölc, tart.O zaman göreceksin
ki, sen bir "hic" degilsin. Yaradilmislarin en güzeli
ve en güzel yaratilmisi olan sen, görev ve sorumluluk-
ca ve en üst rütbede $u görkemli kâinat kitabinin an-
layisli bir okuyucusu, yeryüzü ve gökyüzü sayfalarinin
hayretli bir seyircisi, kendilerine özgü dilleriyle
Yaratan'i anip yücelten varliklarin uzdilli ve bela-
gatli bir sözcüsü, yaratilmislarin usta bir bakani,
yerkürelilerin adil bir yöneteni ve Yaratan'in cok
saygin ve onurlu bir misafirisin. Bütün varliklari sa-
na boyun egdirmis oldugundan anlasiliyor ki, herseye
gücü yeten o Yaratici, sana cok önem vermektedir. Cün-
kü sen O'nun en kiymetli eseri ve aynasisin. Bunun icin
O'nun nazarinda senin pek büyük bir önemin var. Bu ö-
nem geregi olarak sana bir akil verilmis. Ta ki, sa-
hipligini yaptigin bilis ve anlayis i$igi olan o akil
ile Yaraticina hitap edebilesin ve O'nun tarafindan
sana hitap olunabilsin. Tâ ilk insandan bu yana Yara-
ticin sana cok hitaplar etmis, pek cok kitaplar gönder-
mis. Simdi o hitaplar ve kitaplarin bu zaman insanla-
rina da i$iklanan yorumsal bir özetini okuyacaksin.
Okumalisin! Zira sen bilgisiz olarak dünyaya geldigin-
den ilk vazifen: "Okumak"tir. Ama neyi okuyacaksin?
Önce Yaratan'in bildirdiklerini okuyacaksin. Bu oku-
maktaki ilk ve esas amacin da, gercek insanliga ulas-
mak olacaktir. Bu ulasma icin de herseyden önce bir
DOGRU YOL'a muhtacsin. Bu yola erisebilmek de ancak
Yataticini dinlemen ve O'nun Düzeni'ne uymanla mümkün
dür. Unutma! Sen, dogumlu ve ölümlü bir varliksin. Yani
Yaratici gibi öncesiz ve sonrasiz degilsin. Yeryüzünde
süreli bir ya$atiksin. Dogmuslugun icin bir kimlige ve
kiminlige, ya$amin icin dogru yola ve düzenlige ve ö-
lümlülügün icin de saadetli bir ebediyete muhtacsin.
Bunlari bilmeden, bulmadan ve kazanmadan ya$iyamazsin.
Inancsizca ve bilincsizce bir ya$am sürmek sana yakis-
maz. Cünkü sen hayvan degil, seytan degil, "INSAN"sin!
Insan olusun geregi olarak, insanliga ve insanlasmaya
muhtacsin. Yaratan'a ve Öte dünyasina inanc ile insan-
liga girersin. Onun Düzeni'ne uymak ve dogru yolunda
yürüyüp iyilikci olmakla da insanlasirsin. Insanligi
ve insanlasmayi kazanmadan önce sen nötr haldesin ve
sifir derecedesin. Nötr halden kurtulup derecenin yük-
selmesini istersen, yani "insanlasmaya evet" diyorsan,
simdi gelecek sözleri dinle.
Eger senin cocugun: "Bana karismayin, ben kendi key-
fimce ya$iyacagim, kimse bana karisamaz!" dese, ne
dersin? Herhalde onun haddini, hududunu bildirirsin,
degil mi?
Iste ey insan! Sen de o cocuk gibi: "Ben kendi keyfim-
ce ya$iyacagim, kimse bana karisamaz!" diyemezsin.
Cünkü sen, bu dünyada tek ba$ina ya$amiyorsun. Bu dün-
ya mülkü de, senin mülkün degildir. Sen, toplumsal bir
varlik oldugun gibi, bu mülkün sahibi de sen degil, ancak
seni Yaratan'dir. Madem sen toplumsal bir varliksin ve ma-
dem bu mülk, senin mülkün degidir; o halde, baskalari-
na karsi sorumlulugunu takinip, gercek mülk sahibini
taniyarak, O'nun izni dairesinde ya$amak senin insan-
lik borcundur. Eger herkes kendi keyfince ya$amaya
kalkarsa ne olur, bu dünya ne hale gelir! Dünya hic,
bir düzene girer mi? Hak bir düzeni varsa, bu dünyanin
düzeni bozulmaz mi? Düzeni bozuk bir dünyaya ise ka-
risiklik, anarsi ve terör hakim olacagini biliyorsun.
Netice ve sonucta bunlar da senin huzurunu bozmaz, gü-
zel ya$amini cehenneme cevirmez mi, cevirmiyor mu?
-2-
Eger anarsi ve karisiklik icinde degil de baris, güven,
huzur icinde ya$amak istersen, kendi keyfini birakip,
Yaratici'nin emir ve istekleri dairesinde ya$amayi ka-
bul etmeli ve O'nun Düzeni'ne uymalisin. Gerci senin
devletin de, dünyanin düzenini saglamaya calisir. Fakat
senin devletinin, herkesin ba$ina bir polis dikecek ve
herkesin evine veya tepesine bir kamera yerlestirecek
durumu yoktur. Bu durumu olmadigindan herkes istedigi
sucu rahatlikla i$leyebilir, dünyanin düzenini bozabilir.
Ama sen,Yarata'in ya$am yasasina uyarak ve O'nun,
senin bütün yaptiklarini bildigini ve kaydettirdigini
ve kötülüklerine de ceza kesecegini bilerek kalbine ve
kafana bir gizli polis koyabilir, tepene de görünmez
bir kamera yerlestirebilirsin. Madem bu mümkündür,
öyle ise kendi keyfini birakip, Yaratan'in yasasina uy-
mali ve O'nun ceza vericiligine inanmalisin. Bu uyma
ve inanma ile hem devletine yardim etmis hem de top-
lumsal baris ve güvenligi saglamis olursun. Bu olumlu
hareketin de seni kücük bir devlet haline getirir, mâ-
nevî ve icsel bir büyüklük kazanirsin. Madem büyüklük,
insana yakisan bir olgu ve olumluluktur, o halde Yara-
tan'in cezasina inanmali, Düzeni'ne uymalisin. Uymali-
sin ki, dünyamiz yeni ve güzel bir düzene kavussun,
toplumsal baris saglansin. Cagimiz, "Mutluluk Cagi"
olsun.
Uyman gereken düzen'in esasi ise: HAK ve ADALET ve
NAMUS'tan ibarettir. Simdi bunlarin ne oldugunu birer
birer görelim.
H A K K nedir?
-Yaratan'in indirdigi ve bildirdigi gercek olan ve ge-
rekeni gereken yere koymak olan Hakk; Yaratan'in, ya-
ratilisin ve yaratilmislarin yasasina uymak ve hakla-
rini vermektir. Onlarin haklarini vermeyen, hakli ola-
maz, hak isteyemez.
YARATAN'in sende olan ilk ve esas hakki, O'na inanmak
ve baglanmaktir. O'na inanip baglanan, gercek sahibini
bulmus olur, öksüzlük ve sahipsizlikten kurtulur. Unut-
ma! Ölümlü ve zulümlü insanlar senin gercek sahibin o-
lamaz. Ölümü ve zulmü olmayan bir sahibi arayip bulmak
senin ilk i$in olmali. Yeryüzü ve gökyüzündeki varlik-
larin kime ait oldugunu sormak ve onlar icindeki sa-
natli yapilarin ustasiz olamayacagini düsünmek, seni
gercek sahibine götürecektir. Sahibini bulmadan, ge-
rekli inanci kazanmadan dünyada el atacagin hersey te-
melsiz, degersiz, anlamsiz ve ebediyetsiz kalacaktir.
Bunun icin Yaratan'a ve Ötedünyasina inanci olmayanlar
her an kayiptadir.
YARATILIS'in sende olan hakki, bilim ve teknige hâkim
olup, dünyanin denge ve düzenini saglamak ve korumak-
tir. Denge ve düzeni korumak ise; Hakk'a, Adalet'e ve
Namus'a uymakla birlikte israfciligi, kirletiliciligi,
bozgunculuk ve yikiciligi, ezme ve sömürmeyi terket-
mekle mümkündür. Unutma! Senin i$leyecegin en kücük
bir suc ve günah, dünyanin denge ve düzeninde bozulma
ve sarsilmalar meydana getirir. Bazen bazilarinin i$-
ledigi zulümler yüzünden de koskoca bir sehir, deprem
gibi bir felâketle yok edilir. Demek senin kücük bir
yikiciligin, büyük yikilislar meydana getirir. Eger bu
yikilislara meydan acmamak istersen zulüm ve kötülüge,
azginlik ve bozgunculuga yanasmamali, eger onlarin i-
cindeysen hemen onlardan cikmali ve uzaklasmalisin.
Sonra sigara, alkol ve uyusturucu gibi zehirli yikici-
lari da birakmalisin. Zira bir sigara dumaninin -kapa-
li bir yerde- onlarca kisiye zarari vardir. Alkol ve uyus-
turucunun zararlari ise bütün topluma ulasir. Havayi
ve cevreyi kirletmek de sigara ile baslar. Allah ise,
bozgunculari sevmedigi gibi, pisletici ve kirleticileri
de sevmez. Eger sevilmek istiyorsan $u ölcüyü
bilmeli ve ona uymalisin: Sana, faydasi zararindan
fazla olan seyler (kanunlar dairesinde) serbesttir;
zarari faydasindan cok olan seyler de Yaratanca ve
yaratilisca yasaklanmistir. Zarari faydasindan cok olan
seylerden ancak hayatî bir tehlikeden kurtulmak veya
cok önemli bir seyi elde etmek icin yararlanabilirsin.
Bu ölcünün disina cikmak, senin de ve senin
disindakilerin de aleyhine olacaktir
Dünyanin denge ve düzenini bozan en büyük israfcilik,
kirletilicilik, bozgunculuk ve yikicilik, ezme ve sömürme
ise; inancsizca ve öte dünyasizca bir ya$am sürmektir.
-3-
Inancsizca ve öte dünyasizca bir ya$am sürmek; dünya
ile uyusturulmus olmaktir ki, böyle bir uyusturulmanin
yaninda esrar, eroin gibi uyusturucular cok kücük ve
zararsiz kalir! Zira, beyaz uyusturucu, altmis yillik
bir ömrü mahveder. Dünya ile uyusturulmak olan kara
uyusturucu ise, ebedî bir hayati mahveder. Bunu icin
beyaz uyusturucudan cekinmen gerektigi gibi, kara uyus-
turucudan da daha cok cekinmeli ve ona mahkûmiyet-
ten kendini kurtarmalisin. Dünyanin denge ve düzen bo-
zukluklarinin asil sebebi de bu kara uyusturucudur. Bu
uyusturucudan kurtulmak istersen, kendine "kim" oldu-
gunu, "kimin" oldugunu ve dünyaya "nereden" gelip "ne-
reye" gidecegini sor; cevabini da Kur'anizm'den al ve
iste. Sonra kendine yepyeni Kur'anist bir ya$am kur.
Uyanik bir ya$am, kara uyusturucudan kurtulmakla müm-
kündür. Kara uyusturucudan kurtulmak demek, inanc ve
bilincle dünyaya hâkim olmak ve ona mahkûm olmamak
demektir.
YARATILMISLAR'in, bilhassa ve özellikle insanlik dün-
yasinin ve uygarliginin sende olan hakki ise; Hak ve
Adalet ve Namus ölcüleriyle medeniyet ve uygarligin i-
yi yönlerini almak ve korumak ve kötü taraflarini da
düzeltmek veya atmak. Sonra hakli devlete itaat edip
insan haklarini cignememek ve cignetmemek, insanlarin
hak olan haklarini haksizlikla kismamak ve örtmemek ve
zararli olacak olmasi disinda hak olan iyiyi, güzeli,
dogru, temiz ve faydaliyi yasaklamamak; harami helâl,
helâli haram yapmamak ve iyiligi emredip kötülükten
cekindirmek ve haksizliklara karsi mücadele etmektir.
Allah ve insan haklarini cignemek ve cignetmek cok bü-
yük bir haksizlik ve zulümdür. Haksizliklarla mücadele
ancak Hak Elcisi'nin kontrolü altinda yapilabilir.Hak'
in Elcisi ise, Kur'anizm'dir. Kur'anizm, Allah ve in-
san haklarindan sonra bitki ve hayvan haklarini da ko-
ruma altina alir.
A D A L E T nedir?
-Bir $eyi dengede tutmak ve ortalamak olan Adalet; hak-
ki kadar haklinin hakkini ve haksizin cezasini vermek-
tir. Meselâ birisi sana haksiz yere bir tokat atsa, se-
nin de ona bir tokat atmak hakkindir. Kavgayi kesmek
icin istersen bu hakkini bagislayabilirsin. Eger iki
tokat veya onun attigindan daha siddetli bir tokat a-
tarsan, haksizlik etmis olursun. Haksiz yere bir insa-
ni öldüren, bütün insanlari öldürmüs gibi olur. Yani
haksiz öldürme cok büyük bir zulüm ve yikiciliktir.
Hem Hakk nazarinda bir insan ile bin insan birdir.Hak-
sizca bir kimseyi öldürmemis veya bozgunculuk ve te-
cavüzcülük yapmamis bir insani öldürmenin cezasi, öl-
dürülmektir. Fakat adalet i$ini devlete birakmalisin.
Kimin hakli, kimin haksiz oldugunu ancak devlet ve a-
dalet karar verir. Cünkü cogu insan, haksizligini hak
yapabilir. Haksizliga ve anarsiye meydan acmamak icin
dâvâyi, adaletli Kur'anist devletin adaletine götürmen
gerekir. Allah'a ve hakli devlete baskaldirmanin ceza-
si ise, idam veya ebedî hapistir. Eger yakalanmadan
önce af diler, tövbe edersen cezan hafifler veya affe-
dilirsin, -sayet bir cinayet islememissen-.
Bunlar, bireysel ve hukuksal adalettir. Bir de, "top-
lumsal" ve "sosyal adalet" vardir. Sosyal adalet ise;
haksiz kazanc ve faizciligi terketmek ve her yil ihti-
yac fazlasi veya ticarette olan malindan yüzde üc veya
daha fazlasini devlet eliyle fakirlere ulastirmaktir.
Eger issizlik varsa, i$ saatlerini paylasmak gerekekir.
I$ sahibi olanlardan herkes -ilk care olarak- i$ saati
nin sekizde veya onda birini i$sizlere verse, i$sizlik
ortadan kalkar. I$ saatini paylasmak istemeyenlerden
de, paylasilmasi gereken i$ saatinin geliri kadar bir
ücret alinip i$sizlere dagitilmalidir. Bu paylasima
razi olmanin dünyadaki karsiligi, sosyal baris ve ada-
lettir. Paylasmamanin karsiligi ise, sosyal savas ve
catismadir. Paylasmanin öte dünyadaki mükâfati, ebedî
bir cennettir. Paylasmamanin cezasi ise, cehenneme git
mektir. Demek paylasmak da, paylasmamak da her iki
dünyada karsiliksiz kalmiyor. Cünkü dünyanin dönüsü,
insanin yaratilis ve ya$atilisi bosuna degildir.
-4-
N A M U S nedir?
-Irz, iffet, haya, edep gibi sir ve degerlerin genel
adi olan Namus ve Namus'tan maksat; kisaca aile ve
neslin korunmasidir. Yani nikâhsiz birlesimlere girme-
mek ve escinsellige yanasmamaktir. Sonra gencleri e-
gitmek ve cocuklari öldürmemektir. Namus'un korunma-
sinda kadin ve erkege büyük görevler düsüyor. Buna göre
namuslulugu secen kadinlar, acik sacikligi terketmeli-
dir. Cünkü dünyanin bozulmasi, kadinin soyunmasiyla
(yani acik sacikligiyla) baslar. Kadinin acik sacikligi
ise nikâh yolunu kapatir, fuhushane yolunu acar ve
erkekleri ahlâksiz ve tecavüzcü yapar. Bundan da yine
en cok kadinlar zarar görür. Bu zarara ugramamanin ve
tecavüzcülükten korunmanin ve kurtulmanin caresi, er-
kekleri veya kadinlari evlere hapsetmek degil, sadece
acik sacik giyim kusam tarzini terketmektir. O halde
namuslu olmak ve tecavüzden korunmak ve toplumsal
barisa katkida bulunmak isteyen kadinlar, cinsel arzula-
ri tahrik eden kiyafet anarsisine son vermelidir. Na-
muslulugu secen erkekler de, eslerinin acik sacikligi-
na izin vermemeli ve ciblak giyimli kadinlardan yüz
cevirmelidir. Sonra nikâhlanmasi yasak olan ve nikâh-
lamak istemedikleri kadin ve kizlari "seviyorum" deyip
kandirmamalidir. Namusta en büyük tecavüzcülük i$te
bu kandirmadir. Bu kandirmayi yapan ve ona bilinclice
razi olan, cok büyük bir cinayet islemis olur. Kadin hak-
larini savunanlar ise, erkeklerin haklarini da düsünmeli
ve Yaratan'in haklarini da unutmamalidir. Yaratan'in
haklarini cigneyenlerin hakciligina itibar edilmez.
I$te ey insan! Senin birinci vazifen: Okumak, ikinci
vazifen; HAKLI, ADALETLI ve NAMUSLU olmaktir.
Yani cahil ve inancsiz kalmamali; haksiz, adaletsiz ve
namussuz olmamalisin. I$te senin dogrulugun ve
dosdogru yolun budur! Öyle ise egrilige ve egri yollara
sapmamalisin. Yani keyfinin ardindan veya haksiz,
adaletsiz ve namussuz atalarin izinden degil; Hakli,
Adaletli ve Namuslu önderlerin pesinden gitmelisin. O
kutsal önderlerin bu zamandaki mânevî $ahsi ise, Kur'
anizm'dir. Kur'anizm'in gösterdigi dogru yolun icsel ve
ahlâksal ve toplumsal boyutunda ise sunlar vardir:
AKLin geregi; aldanmamak ve aldatmamak, dogru ve
gercekci olmaktir. Bu da, bilgili ve inancli olmayi ge-
rektirir. Bilgi ile aldanmaktan kurtulur, inanc ile de
aldatmaktan sakinirsin. Seytana ve seytanlasmisliga
aldanan cennetten olur. Insanlari aldatan da cehenneme
gider, -eger tövbe edip düzelmezse-. Cennete götürecek
dogruluk ise; özünde, sözünde, fiil ve niyetindeki
dogrulugun birligiyledir. "Her sözün dogru olmali, fa-
kat her dogruyu söylemek dogru degildir ve senin hak-
kin olamaz". Buna göre ferdi ve toplumu hakarete ugra-
tacak, incitecek veya tehlikeye düsürecek haksiz dog-
rulari saklamalisin. Aile, devlet ve kurumlarin hak-
sizliga varmayan sirlari da gizlenir. Bir hakki koru-
mak ve kurtarmak icin haksizliga varmayacak oranda ya-
lan kullanabilirsin. -Meselâ dogruyu söylediginde hak
olan hakkin yanacaksa veya hakli bir kimseyi ölüm ve
tehlikeden kurtarmak icin-. Haksizlarin, yalan kullan-
maya haklari yoktur. Onlarin ilk yapacagi i$, haksiz-
liktan cikmaktir. Kim yalancilikla hakki olmayan bir
hakki elde ederse, Öte dünyada kendini cehennemde
bulur. Tabii dünyada da neticesi hapistir. Savasta düs-
mana karsi dogru olmak zorunda degilsin. Cünkü harp,
hile iledir. Bunlarin disinda sözünde, özünde, fiil ve ni-
yetinde ve i$inde dogru olmak sarttir. Dogrulugun da
Hak ve Adalet ve Namus'a uygun olmalidir. Sözde dogru-
luk, sözünde durmayi da gerektirir. Sözünde durmak, e-
manete hiyanet etmemeyi de gerektirir. I$de dogruluk,
i$i saglam, temiz ve vaktinde yapmayi, ölcü ve tartida
aldatmamayi gerektirir. Ayrica i$ ve calismada dogru-
luk, i$i uzmanina birakmayi ve danismayi da gerektirir.
I$i uzmanina birakmak, herkese kabiliyetine göre i$
vermeyi ve kaldiramayacagi yükü yüklememeyi de gerek-
tirir. Danismak da; amir ve üstlere, Elciye ve ebeveyne
ve Yaratan'a ve hakli kocaya itaati gerektirir. Yani
büyüklerden izinsiz i$ yapilmamali, büyükler de kücük-
lerin görüsünü almali, bilmeyenler bilene sormali, si-
yasetcilerin de bir meclisi olmali.
-5-
ÖFKEnin geregi; kötülerle ve kötülüklerle savasmak,
zalimlere karsi sert ve kati, iyiler ve mazlumlara
karsi ise yumusak ve affedici olmaktir. Bu da; adalet-
li, merhametli ve cesur olmayi gerektirir. Adalet ile
zulme düsmekten, merhamet ile de vicdansiz olmaktan
kurtulursun. Cesaret ise seni, kahramanliga götürür;
zalimler karsisinda savasmaktan korkmaz ve kacmazsin.
Sana saldirmayana saldirmaz, saldirana karsi kendini
korur ve savunursun. Düsmanliga sevgi, sevgiye düsman-
lik göstermezsin ve göstermemelisin. Daima baristan
yana olmali ve barisi korumalisin. Haksiz savaslara
katilmamali, onlara karsi cikip engel olmalisin. Unut-
ma! Bütün kavga ve savaslarin asil sebep ve kaynagi;
haksizlik, adaletsizlik ve namussuzluktur. Baris ister
sen; Hakli, Adaletli ve Namuslu olmali, onlara sahip
cikip korumalisin.
Siyasetcilikte Öfke'nin geregi ise; diktatör degil,
demokrat; aciz degil, muktedir olmalisin. Yani yöne-
timde Hakk'a dayanip güclü olmakla birlikte insanca
bir yönetim ve yönetilmeden yana olmalisin. Hak ve A-
dalet ve Namus i$ikli Kur'anist Demokrasi'ye sahip
cikmali, aczibratörlük ve diktatörlükten kacinmalisin.
Yaratan'i dislayan yönetimleri, sen de kendinden dis-
lamalisin. (Aczibratörlük: Acizlik Yönetimi'dir.)
$EHVETin geregi; nikâhli olmaya özen göstermek ve ev-
lenmek, fuhus ve escinsellikten cekinmektir. Bununla da
neslini bozulmaktan, devletini yikilmaktan, kendini ve
toplumunu da AIDS gibi pis ve tehlikeli hastaliklardan
korumus ve kurtarmis olursun. (Eger; Namus ilkesine
uymayan ülkeler neden batmadi dersen, bunun cevabi
$udur: Ülkeler iki sekilde batar. Ya icten, ya da distan
Ahlâksizliga, anarsi ve uyusturucuya mahkûm olmus ül-
keler, icten batmis ülkelerdir. Bunlarin distan ayakta
duruyor olmalari, onlarin batmadiklarina delil olmaz.)
Ey elbise giyen varlik! Sen, dünyaya bilgisiz olarak
geldigin gibi, ölcüsüz olarak da gelmis oldugundan, i-
kinci vazifen; ilkesi, Hak ve Adalet ve Namus olan
"dogruluk"tur ve "DOGRU YOLu bulmak" tir. Bunun icin
hayatta en muhtac oldugun sey, "dogruluk"tur ve "dogru
yol"dur. Eger, "Sen" olan fertte dogruluk olmazsa, top-
lumda düzensizlik ve kaos olur. Bunun icin sosyal so-
runlarin cözümü ilk basta dogrulukla mümkündür. Dogru-
lugun esasi ise: Hak ve Adalet ve Namus'tur. Hak ve A-
dalet ve Namus ve onlara ait ilke ve gercekler, yara-
dilisin geregi oldugu gibi, Yaratan'in da emir ve is-
tekleridir. Öyle ise simdi de Hak ve Adalet ve Namus'
taki dogrulugun ne oldugunu görelim:
Hakk'in esasindan olan Inancta Dogruluk; Tanriyi birle-
mektir. Yani Tanri bir tektir; e$i ve ortagi, oglu ve
kizi yoktur. E$siz ve ortaksiz, kizsiz ve ogulsuz Tan-
riya, Teslimciler, "Allah" der. Allah'a inanmis ve
teslim olmus kimselere de "Teslimci" denir. (Bunun
Arapcasi: "Müslüman" demektir.)
Ey yaradilisi Teslimci olan, fakat kalp ve akli Tes-
limcilikten uzak olan insan! Bu dünyada bir tane Sen
oldugun gibi, bu kâinatta da bir tek Allah vardir. E-
ger iki tane Sen olsaydin, senin dünyan karmakarisik
olurdu. Iste bu kâinatin düzenligi de, Tanrinin tekli-
gini gerektiriyor. Koca bir ülkenin bir tek Basbakan
tarafindan yönetilmesi mümkün oldugu gibi, bir tek
Tanrinin da bu koca kâinati yaratip yönetmesi zor ve
imkânsiz degildir. Hem Tanrilik, ezelî ve ebedî, yani
öncesiz ve sonrasiz olmayi gerektirir. Bunun icin Tan-
rinin e$i, ortagi; oglu, kizi olmaz. O'na e$, ortak;
ogul, kiz isnad etmek, bilgisizliktir veya bilgide ya-
nilma ve noksanliktir. Bu noksanlikta israr edenler i-
cin Ötedünyada ebedî bir azap vardir. Ebedî saadet ise,
yalniz Tanriyi birleyenlerin ve O'na hicbir seyi ve
hicbir kimseyi ortak kosmayanlarin, denk tutmayanlarin
ve O'nun üzerine cikarmayanlarin olacaktir.
Hakk'in esasindan olan Bilim ve Bilincte Dogruluk;
dinsel ve dünyasal bilgileri birlikte okumak ve okut-
maktir, onlari birbirinden ayirmamaktir.Gercek din ve
gercek bilim birbiriyle barisiktir, catismaz. Catisma-
yi cikaran, insanlarin bozuk anlayisidir. Dinsel bi-
limlerle, yaratis ve ya$atisin nicini ve kime aitligi
bilinir, ögrenilir. Ayrica madde ve kâinat ötesi bil-
giler de, dinsel bilimlerle elde edilir. Dünyasal bil-
gilerle de, yaratis ve ya$atisin nasil yapilip i$le-
tildigi ögrenilir. Bu iki bilginin birlestirilmesiyle
gercek bilim ortaya cikar. Ögrencinin kalp ve kafasini
doyurup aydinlatacak, onu $üphe ve saplantilardan
kurtaracak ve onu yükseltip ilerletecek inancsal bilgi
ve bilgisel inanc da iste bu birlesik bilimdedir. Bunun
icin dinsel ve dünyasal bilimleri birbirinden ayiran
egitim sistemlerine "hayir" demelisin.
-6-
Adalette Dogruluk; yapilan kötülük ve haksizligin mis-
liyle cezalandirmadir. Veya misliyle cezalandirmanin
mümkün olmadigi ve olmayacagi hal ve vakitlerde de ce-
zanin seklini cevirmek ve degistirmek veya hakli tara-
fi ugradigi zarar miktarinca mükâfatlandirmaktir. Buna
göre meselâ; irza tecavüz edenin irzina tecavüz edil-
meyip, onun cezasi hapis veya dayak veya idam cezasina
cevrilir veya cevrilebilir. Hakk'in hukukunca irz ve
akil, can degerindedir. Kim bunlara kasdederse, cana
kasdetmis gibi olur. Cezasi da, cana kasdetmenin ceza-
si kadardir. (Yalniz Yaratan'in yasalarina itaat edil-
meyip acik sacikligin terkedilmedigi bir ortamda teca-
vüzcüye idam cezasi verilemez.) Bu cevirmeler gibi, ay-
ni sekilde Kur'anist Düzen'de de hirsizin eli kesilmez
cezasi, hapis cezasina cevrilir. Cünkü bakkaldan bir-
sey calan kimse ile devletin milyarlarini calan bir
memura ayni ceza verilemeyeceginden, hirsizin elini
kesmek adaletsizlik olur. Allah ise, adaletsizlik is-
temez. Hirsiz ancak caldigi deger nisbetinde cezalan-
dirilabilir. -Eger o yerde aclik kitlik gibi bir durum
yoksa ve sosyal yardim kurumlari faaliyetteyse-. Hak-
siz öldürmelerde ise, "haksiz yere can alanin cani a-
linir". Bu da idami gerektirir. Idam cezasini ebedî
hapse cevirmek, hem devlete agir bir yüktür hem de öl-
dürülenin hakkina ihanettir. Fakat sen bu ihanete ka-
tilmamalisin; idama degil, haksiz öldürmege karsi cik-
malisin. Cünkü zalime merhamet edilmez. Zalime acimak,
merhamette egrilik ve sapmadir, hakki cignenene zulüm-
dür. Merhamette dogruluk, Hakk'in merhametinden fazla
merhamet etmemektir. Bunun icin zalim cezasini bulur.
Savasta düsman öldürülür. Eti yenmek icin hayvan kesi-
lir. Canin kurtulmasi icin kangren olmus kol ve bacak
kesilir.
Ey insan! Dogru Adalet'te en önemli bir ilke de $udur:
Rizasi olmadikca toplum icin fert, fert icin toplum
feda edilemez. Fakat fert ve toplum, hakli toplum ve
fert icin kendini fedaya hazir olmalidir. Fert ve top-
lumun kiymeti de bu fedakârliktadir. Sehitlik olan bu
fedakârligin Tanrisal ve Ötedünyasal ücreti ise, ebedî
bir cennettir.
Bundan baska bilmen gereken bir ilke de s$dur: Hakk'in
hatiri yücedir, halklarin hatirina feda edilemez. Buna
göre, yakinligin olan kimselerin yakinligi, adalet et-
mede taviz verici sebep olamazlar. Bunun icin, suc is-
leyen baban dahi olsa, hak ettigi cezayi almada adale-
te engel degil, yardimci olmalisin. Sonra bir kimsenin
i$ledigi sucun cezasini, onun bir yakinina yüklememeli
ve cektirmemelisin. Sonra adaletin öngördügü cezadan
fazla veya eksik ceza talep etmemelisin. Sonra i$ledi-
gin veya i$lenmis bir sucu, sucsuz birinin veya biri-
lerin üzerine atmamalisin. Sonra ihtimallere göre ceza
kesmemelisin, -ancak tedbir alabilirsin-.Sonra ve hep-
sinin ba$inda ise, kanun koymadan ve uyari yapmadan
kimseye ceza verilemez ve vermemelisin. Fakat devletin
olmadigi yerde Yaratan'in hükmünün kanun oldugunu bil-
melisin. Adalette yapacagin egriliklerin dünyada ceza-
siz kalan karsiliginin Ötedünyada sana mutlaka verile-
cegini de hic unutmamalisin.
Adalete ait bir görevin de, sahitligi dogru yapmali ve
gizlememelisin. Cünkü senin dogru sahitliginle hak or-
taya cikar; suclu cezasini bulur, zulme ugrayan da
hakkina kavusur.
Namus'ta Dogruluk; bekâr kalmayip evlenmek ve nikâhla-
nip zina etmemektir. Evlenmeye hali, vakti ve firsati
olmayanlar, zina etmemek ve escinsellige yanasmamak
sartiyla bekâr kalabilir. Kadinlarin cogalip erkekle-
rin azaldigi bir yer ve vakitte erkekler birden fazla
kadin alabilir. Bundan baska eger bir kadinin, kadin-
ligini yapamayacak veya doguramayacak bir arizasi o-
lursa, bu halde de erkek -karisini bosamak yerine- i-
kinci bir kadin alabilir. Eger erkek her iki kadina da
gereken ilgi ve sevgiyi gösteremeyecekse, yani sevgide
adalet edemiyecekse, ikinci kadini almaktan vazgecer.
-7-
Hakta, Adalette ve Namusta dogruluk, "sevgide dogruluk"
u da gerektirir. Sevgi'de Dogruluk; Hak ve Adalet ve
Namus ölcüsüyle sevmektir. Buna göre sevdigini, Yara-
tan hesabina sevmelisin. Allah hesabina olmayan sevgi-
ler, meselâ Allah disindakileri Allah gibi veya Allah'
tan cok sevmek, haksiz sevgidir. Sonra sevgide "Ada-
letli" olmalisin. Meselâ namuslu ve itaatli karisini
veya dindar ve dürüst kocasini birakip onlarin asagi-
sinda olanlara yönelmek veya iki sevilmesi gerekenden
birisini askida birakmak, sevgide adaletsizliktir. Son-
ra sevgide "Namuslu" olmalisin. Mesalâ nikâhlanmasi
yasak olan kimselere cinsel birlesimli sevgi beslemek,
gayri mesru bir sevgidir, sevgide namussuzluktur.
Dogru sevgiye ait bir ölcü de $udur: Iyiligi, güzelligi,
masumiyet ve mükemmelligi olanlarin, sevilmek hak-
laridir. Kötüleri sevmeye mecbur degilsin. Cirkinlik
ve begenilmezlikleri de Yaratan'dan ötürü hos görebi-
lirsin. Gercek sevgi, karsiliksiz sevmek degil; Haklica,
Adaletlice ve Namusluca sevmektir. En üstün sevgi
ise, acimaktir. Veya acimak, sevmekten üstündür.
Simdi dogrulugun ve dogru yolun ne oldugunu ögrendik-
ten sonra HÜRRIYET'in ne oldugunu da sorabilirsin. Öz-
gürlük ve hürriyet; seni ya$atan Yaratici'nin, iyilikci
olman icin sana verdigi, fakat kötülük yapmana da acik
olan bir "serbestlik hakki"dir. O halde Hürriyet;
Hakli, Adaletli ve Namuslu olmaktir. Öyle ise Özgürlük;
haksizlik, adaletsizlik ve namussuzluk etmemektir. Demek,
Hak ve Adalet ve Namus, senin özgürlügünün sInIrI-
dir. Eger bu sInIri cignersen, özgürlügün elinden ali-
nir, hürriyetini kaybedersin. Eger bu sInIri korursan,
o zaman sana Tanrisal taraftan evrensel ve kâinat öte-
si mânevî bir özgürlük daha verilir, hürriyetinin ala-
ni genisler. Bu genislige sahip olabilmek icin "sakin-
maci" ve "korunmaci" olmalisin. Hak ve Adalet ve Na-
mus'un sInIrlarini, Yaratan'in azabindan korkup koru-
yanlara "korunmaci" denir. Bu sinirlari cignemekten
sakinanlara da "sakinmaci" denir. Cennet de, Korunma-
cilar ve Sakinmacilar icindir.
Eger Hak'tan, siyasetcilikte uyman gereken yolu veya
hangi partiyi tutman gerektigini sorarsan, alacagin
cevap $udur: Hak ve Adalet ve Namus'a sahip cikan,
Kur'anizm'in gösterdigi sosyal baris ve adaleti yer-
lestirmek isteyen siyaset, senin siyasetindir. O halde
"hangi partiyi tutmaliyim" degil, "hangi politikadan
yana olmaliyim" demelisin. Inanc ve düsüncede birlik
meydana geldigi zaman particilige gerek kalmaz. Parti-
ler, siyaset icin bir aractir. Bu arac faydali oldugu
zaman kullanilir. Zararli olmaya basladigi zaman da
atilir. Sen, araclarin araci ve oyuncagi olmamalisin.
Öyle ise senin ücüncü vazifen; Birlik'tir, birligi
saglamak'tir. Hem demokrasi demek, farklilik ve cesit-
liliklerin katilimi demektir, fakat insanlari partilere
bölmek, onlari birbirine düsürmek demek degildir.
Öyle ise, siyasal gücü zayiflatan ve halki birbirine
düsman eden particilige son vermelisin.
Unutma! Demokrasi demek, insanca yönetmek ve yönetil-
mek demektir. Bu da, Hakk'in halka hâkimiyeti ve hal-
kin da Hakk'a itaatiyle olur. Tam ve gercek demokrasi
de budur. Yani ne halk, hakli devlete baskaldiracak,
ne de devlet, hakli halka tahakküm edecek; halk kendi-
ni, Hakk'in egemenligiyle yönetecek. Bu yönetimde dev-
let sadece bir araci ve düzenleyici olacak. Yoksa $u-
nun bunun keyfine, falan atanin ilkesi, filan devletin
ideolojisine göre yönetim yapilmayacak.Yalniz onlarin,
Hakk'in ilkesine ve evrensel degerlere ters düsmeyen
yönleri kalabilir, alinabilir. $unu da unutma! Ideolo-
jisiz devlet ve demokrasi olmaz. Ideolojisiz devlet ve
demokrasi, akilsiz bir ba$a benzer. Dinsiz devlet de,
kalbsiz bir beden gibidir. Bunun icin senin devletinin
ve demokrasisinin bir din ve ideolojisi olmali. Fakat
bu din, Teslimcilige; ideolojisi de mutlaka Hakk'a, A-
dalete ve Namus'a dayanmali. Bu da ancak Kur'anizm
olabilir. Bazi kimseler Kur'anizm'in elciligini inkâr
edebilir. Fakat Kur'anizm, Hak'tan aldigi i$igi inkâr
edemez, dâvâsindan vaz gecemez. Onun görevi, Hak'tan
aldigi i$igi insanliga duyurmak ve yansitmaktir. Kur'
anizm bir akil'dir. Fakat onun Hak'tan aldigi i$ik, a-
kil üstüdür. Bu i$ik, Yaratan'a aittir.
-8-
Ey yeni bir düzen arayan ve isteyen insan!
Eger sosyal baris ve adalet icinde ya$amak istersen,
dogrulukta ve dogru yolda olmakla birlikte $u ilkele-
ri de kendine rehber etmeli ve onlari toplumsal ya$an-
tina hâkim kilmalisin.
Birinci Ilke: Ekmek, emek edenindir. Yemek, calisanin-
dir. Fakat i$sizin ve caresizin de yemekte bir hakki
vardir.
Ikinci Ilke: Ben tok iken baskasi ac kalmamali. Veya
baskasi ac iken ben tok olmamaliyim. Yani hemen fakir
ve muhtacin yardimina kosmaliyim.
Birinci ilkenin ilk basamagi ile calismayi esas yapip
bütün haksiz kazanc kapilarini kapatmalisin. Bu kapat-
ma ile hayat carpisma ve catisma olmaktan cikar.
Ikinci ilke ve birinci ilkenin ikinci basamagi ile de
yardimlasma kapisini acarsin ve acmalisin. Bu acma ile
de hayat bir yardimlasma olur. (Demek senin dördüncü
vazifen: "Yardimlasma" dir.
Iste bu ilkeleri toplumsal ya$antina hâkim kilmak ve
egemen yapmakla sosyal baris ve adaleti kazanmis olur-
sun.
Ey insanlar! Yaratan'i bilip birleyerek Hakli, Adalet-
li ve Namuslu insanlar olunuz. Dogrulugun esasi budur.
Gercek yolunuz da budur. Ne zaman gelip catacagi belli
olmayan ölüm vakti gelmeden önce Yaratan'in bu sapmaz
ve saptirmaz yoluna uyunuz. Cünkü cok yakin bir zaman-
da hesaba cekileceksiniz. Size göre uzak olan,Yaratan'
a göre cok yakindir. Gercekte de bu böyledir. Simdiki
ya$iniz kadar yil önce dünyada yok iken nasil -dolayli
olarak- sudan ve topraktan yaratildiysaniz, ölüp vücu-
dunuz toprak olduktan sonra da bu yaratilis tekrarla-
nacak ve sizler, ki$ta ölüp baharda dirilen bitkiler
gibi diriltilip Yaratan'a hesap vereceksiniz. Hesabi-
niz sorulurken "bugünümüzle karsilasacagimizi bildiren
bir haberci gelmedi" demeyiniz. Iste o günün haberini
simdiden ögreniyorsunuz. Büyük Yaratici, cin ve insan
topluluklarini dünya ve Ötedünyadan habersiz birakmaz.
Onlardan haberdar edebilmek icin de Elciler yollar.
Cünkü Yaratan, sizi ve dünyanizi bosuna yaratmamistir.
Elci göndermemekle bu yaratilisi bosa cikarmaz. Cünkü
Yaratan, amaclik sahibidir, amacsiz degildir. Bu amac-
ligini göstermek icin Yeni Caglilara elci olarak Hak'
tan i$ik alan Kur'anizm'i göndermistir. Bu gönderme
ile yasa ve buyruklarini tazelemek istiyor.
Ey insanlar! Sabitmis gibi görünen dünyanin $u yanilti-
ci görüntüsü sakin sizi aldatmasin. Bu dünyada temelli
kalamazsiniz. Bir müddet sonra süreniz dolup baska bir
âleme gideceksiniz. Madem bu dünyada kalis yoktur, o
halde burada bulunus amacinizi bilmelisiniz. Cünkü si-
zi ya$atan Yaratici, sizi bosu bosuna yaratmamis ve
sizi basibos birakmamistir. Burada bir bulunus amaci-
niz vardir. O amaciniz ise; Yaraticinizi bilmek,inanmak
ve O'na baglanip O'nun yolunda yürümek ve ya$amak-
tir. O'nun yolu ise: Hak ve Adalet ve Namus'tur. Hakk'
in geregi; inancli ve bilincli olmaktir. Adaletin ge-
regi, haksizligi kesmektir; keyfe ve kuvvete degil,
Hakk'a dayanmak ve azinlik da olsa haklilara uymaktir.
Namus'un geregi, nikâhsizligi ve fuhsu birakmaktir.
Kadin ise, örtünmek ve erkekler de kadinlari aldatma-
mak ve onlari haksiz yere bosamamaktir.
+ + +
-9-
DÜZENNAME'NIN EK VE TAMAMLAMASI
Ey insan!
Sen, ölcüsüz olarak dünyaya gelmis oldugundan, hayatta
en muhtac oldugun sey, "dogru yol" dur. Fakat dogru
yolu nasil bulacaksin, kimden ve nasil isteyeceksin?
$askinliktan kurtulmak istersin degil mi? Öyle ise de:
Allahim! Biz ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yar-
dim isteriz. Bizi dogru yola ilet. Kendilerine i$ik
verdigin Kur'anistlerin yoluna. Sapmis ve öfkene ugra-
mis inkârci ve ortakcilarin yoluna degil. Allahim!
Dogru yolu bulduktan sonra bizi saptirma, bizi dogru-
lukta sabit kil. Allahim! Bu duamizi kabul et.
Ey insan!
Senin birinci vazifen: "Okumak" tir.
ikinci vazifen : "Dogru olmak" tir.
ücüncü vazifen de: "Birligi saglamak" tir.
dördüncü vazifen ise: "Yardimlasmak" tir.
Demek Birinci vazife : Okumak.
Ikinci vazife : Dogruluk.
Ücüncü vazife : Birlik.
Dördüncü vazife : Yardimlasmak.
Öyle ise;
OKU, DOGRU OL, BIRLIK OL, YARDIMLAS.
Iste senin en önemli i$ ve calisman budur.
Hedefin ise, insanlasmak ve yirmibirinci asri
bir "Mutluluk Cagi" yapmaktir.
Artik karanliklar yok, Kur'anizm var (i$ik olarak).
irklar yok, Kur'anist kardeslik var.
dinler ve tarikatlar yok, Teslimcilik var.
partiler ve mezhep yok, birlik ve sevmek var.
siddet ve kuvvetcilik yok, hakcilik ve Hakk'a
itaatcilik var.
cikarcilik yok, iyilikcilik var.
bencillik yok, bizcillik ve Allah rizasi var.
carpismacilik yok, yardimlasmacilik var.
ezme ve sömürme yok, kucaklamak ve paylasmak var.
nefse taparlik yok, Hakk'a taparlik var.
$eriat yok, KUR'ANIST DÜZEN var.
tanrilar yok, ALLAH var.
peygamberler ve mehdiler yok, Hz. Isa ve Mehdi-i
Azam var. Mehdi-i Azam ise, KUR'ANIZM'dir. Kur'
anizm, Hz. Muhammed'in sözcüsü ve Gercek Din'in
son yenileyicisidir.
Not: "Dünya bozulmus mu ki düzeltilsin" diye sorulabi-
lir. Cevap: Eger dünya ülkelerine ahlâksizlik, anarsi
ve uyusturucu hâkim olmussa; eger o ülkeler halki i$-
sizlige düsmüsse; her yil milyonlarca insan acliktan
ölüyorsa; bir avuc insan refah icinde yüzüyorken büyük
bir kismi aclik ve fakirlige gömülmüsse; siyaset cik-
maza girmis, politika insanlari yönetemez hale gelmis-
se; hak ve hürriyetler ayaklar altinda kalmissa; dün-
yanin tavani delinmis, tabani da tahrip edilmisse; ha-
va teneffüs edilemez ve gida maddeleri de yenilip ici-
lemez hale gelmisse, ve herkes kendi bildigini okuyor
kimse kimseyi dinlemiyorsa, evet o dünya "bozulmus"
demektir! Dünyanin bozulmuslugu, insanin bozulmuslu-
gundandir. Dünyanin düzelmesi ise ancak insanin düzel-
mesiyledir. Ey Insan! Kendini düzelt ki, dünyamiz da
düzelsin. Fakat bu düzelim icin yalniz senin düzelmen
yeterli degildir. Hep birlikte bir düzelim gereklidir.
Bu da, Kur'anist bir inkilâp ile olur. Öyle ise haydi
Kur'anist Inkilâb'a! Bu inkilâpta birinci düsmanin: I-
nancsizlik, inkârcilik ve ortacilik'tir. Ikinci düsma-
nin: Irkcilik, ezmecilik ve sömürmecilik'tir. Bu düs-
manlara karsi silahin ise: Inancta; birlemecilik ve
Teslimcilik, düsüncede; birlik ve birlesmecilik, ve
ya$amda; dogruluk ve yardimlasma'dir. Önce ic
dünyandaki düsmani vurmali, sonra dIs dünyadaki
düsmani devirmelisin. Inkilâbin kutlu olsun!
Zaman: Yeni Cag'a üc kala Ekim'i.
Mekan: Avrupa.
Makam: Düzeltme.
Boyut: Kur'anizm.
YAYINLAYAN
AVRUPA KUR'ANISTLERI
* * *
Thursday, April 27, 2006
Allah'in Mehdisi Cevaplamaya Devam Ediyor
ALLAH'IN MEHDiSi MEHMED NUR'AN
SORULARINIZI CEVAPLAMAYA DEVAM EDiYOR
cevap verdiren Allah'in adiyla
Bana, hidayetcagi.com sitesinde dört sual daha
sorulmu$. Onlar da:
1-Hidayet nedir?
2-Takva nedir?
3-Kimler hüsrandadir.
4-Falan Arabca ayetin yorumu nasildir?
$imdi cevaplara gelelim:
Hidayet, kisaca: Allah'a ve Mehdisi'ne uymaktir.
Peki, Allah'a ve Mehdisi'ne uymak nasil olur?
Cevap: Allah'a ve Mehdisi'ne uymak; Hakk'a, Ada-
let'e ve Namus'a uymakla olur.
Hakk'a uymak; Yaratan'in, yaratili$'in ve yara-
tilmi$lar'in yasasina itaatledir. Buna göre in-
san, bu üc yasanin gereklerine uymak ve itaat
etmek zorundadir. "Ben sadece Yaratan'in yasa-
sina uyarim, gerisine uymam" diyen bir insan
hidayete eremez. Ayni $ekilde, "ben sadece ya-
ratili$in ve yaratilmi$larin yasasina uyarim,
Yaratan'in yasasina uymam" diyen bir kimse de,
Hakk'in dogruluguna varamaz ve sapikliga dü$er.
Her iki sapikliktan kurtulu$un caresi, o üc ya-
sayi birle$tirip uyu$turarak onlarin geregine
uymak, itaat etmek ve teslim olmaktir.
Burada yukaridaki o "Üc Yasa"nin anlamini size
biraz daha acabilirim. Yaratan'in yasasi, "DiN"
i temsil eder. Yaratili$'in yasasi, "BiLiM"i ve
Yaratilmi$lar'in yasasi da "AKL"i temsil etmek-
tedir. I$te hidayete ermek isteyenler bu üc un-
suru birbirleriyle birle$tirip kayna$tirarak ve
uyu$turarak geregine uymak zorundadirlar. Aksi
halde yani onlardan birini alip digerini atan-
lar, tanimayip inkâr edenler sapikliga mahkûm
olurlar. O halde DiN, BiLiM ve AKL'i birbirin-
den ayiramayiz ve onlardan bir kacini atip dI$-
layamayiz. Yoksa sapikliga mahkûmiyetten kurtu-
lu$ yoktur.
Bu mahkûmiyetten kurtulan insanin bir de ADALET'
e uymak zorunlugu vardir. Adalet'in gereklerine
uymayan bir insanin hidayeti noksan kalir. Ada-
leti olmayan bir inanclinin da dini olmaz, onun
dini eksiktir. Adalet: Orta yolda gitmek, ölcülü
olmak, a$iriliktan uzak durmak ve zulmetmemektir.
Adalet'ten sonra bir de NAMUS'a uymak zorunlugu
vardir. Hakk'a ve Adalet'e uyan bir insan, Namus-
lu da olmalidir. Namus ise; dürüstlükle beraber
aile ve nesli korumak ve fuh$iyattan uzak kalmak-
tir.
I$te bu üc geregi yerine getiren ve teslim olan
bir insan, hidayete yani Hakk'in dogruluguna ve
gercegine ermi$ olur. Yüce Rabb'in bana ögrettigi
HIDAYET budur.
Allah'in Mehdisi ben MEHMED NUR'AN, bu hidayeti
bir dünya ideolojisi haline getirmi$ bulunuyorum.
Bu konuda daha fazla bilgi isteyenler,
turkforum.net/Dinler Bölümü'ndeki Hüseyin Avdic'a
ait "Yeni Bir Dünya Ideolojisi Isteyenler Icin"
ba$likli yaziya tiklamalidir. "Mehdilik Ilâni"mi
görmek isteyenler de, antoloji.com'da Hüseyin Av-
dic'a ait "Dur!Dur!Dur! Herkes Bunu Okumalidir!"
isimli $iiri okusun.
Takva nedir?
Takva ise, Allah'a ve Mehdisi'ne itaat etmek ve
onlara itaatsizlikten sakinmaktir.
Bu sakinmayi yerine getirmeyen ve gerekli hidaye-
ti kazanmami$ olanlar zararda ve HÜSRANda'dir.
Yorumlamami istediginiz Kur'an ayetlerinin hangi-
leri oldugunu bana bildirmelisiniz. Allah(cc), A-
rab'a Türkce, Türk'e de Arabca ayet indirmez. Al-
lah'a Mehdi olmanin $arti da, Allah(cc)tan Arabca
ayet almak degil, O'ndan "elcilik" almaktir. Al-
lah'tan elcilik almi$ ve Mehdilik'le görevlendi-
rilmi$ ve O'ndan Türkce bilgi ve I$Iklar alan bir
TESLiMCi(*), "Arabca bilmiyor" diye inkâr edilmez,
ona isyan edilmez. Isyan eden ve itaat etmeyenler,
hidayetlerini yitirmi$ olurlar.
(*)TESLiMCi: "Allah'a ve indirdigi I$Iga inanmi$
ve teslim olmu$ kimse" demektir. Arabcasi:
"Müslüman"dir.
ALLAH HEPiMiZi "HiDAYET"E ERDiRSiN!
Allah'in Mehdisi ve Âhirüzzaman: MEHMED NUR'AN
* * *
ALLAH'IN MEHDISI'NDEN BÜTÜN INANCLILARA
BIR RAMAZAN ARMAGANIDIR
(Allah Mehdisi'nden Dua ve Zikirler)
ögreten ALLAHin adiyla
(Yüce Allah'in bana ögrettigi dualar)
Dikkat! Bu dualar, Allah'a teslim olmu$ ve devamli
Allah ile beraber olmak isteyenler icindir.
1- Sabah yataktan kalkarken: Ölüleri dirilten Allah'im,
Sana hamd olsun, Sen'den ba$ka ilah yok.
2- Sabah olunca: Günün, gündüzün sahibi Allah'im,
günümüzü güzel ve kazancli eyle.
3- Ak$am olunca: Ak$ami getiren Allah'im, ak$amimizi
güzel eyle, gelecegimizi güzel yap, bizi güzel sabah-
lara, güzel yarinlara cikar.
4- Yemege ba$larken: Nimetlerin, yiyeceklerin (veya
bu sofranin) sahibi Allah'im, ba$ladim izninle.
5- Yemekten kalkarken veya bir yemek kokusu duyunca:
Aclari doyuran, aciklari barindiran Allah'im, Sana
hamd olsun.
6- Büyük bir sati$ magazasina veya bir süpermarkete
girince: Bu medeniyet nimetlerini ihsan eden Allah'im,
Sana hamd olsun.
7- Ali$veri$ yaptiktan sonra: Ihtiyaclari kar$ilayan
Allah'im, Sana hamd olsun.
8- Lambayi, i$igi veya elektirigi acarken ve actiktan
sonra: Aydinlik veren, karanliktan kurtaran Allah'im,
Sana hamd olsun.
9- Suyu kullanirken: Hayat veren Allah'im, Sana hamd
olsun.
Diger tüketim maddelerini kullanirken: Izninle Allah'
im, Sana hamd olsun.
10-A$agidan veya yukaridan gaz cikarinca: Vücudumu i$leten,
âlemleri ceviren Allah'im, Sana hamd olsun.
11- Büyük ve kücük di$kilamayi (yani tuvaletinizi) yapip,
elinizi ve yüzünüzü yikadiktan veya abdest
aldiktan sonra: Hayat veren, ya$atan; temizlik veren,
arindiran Allah'im; Sana hamd olsun.
12- Birisi öldügü zaman veya bir mezarligin yanindan
gecerken: Ölülerin ve dirilerin Rabbi Allah'im, iyile-
rimize rahmet eyle, kötülerimize $efaat ihsan eyle.
13- Yolculuga cikarken: Allah'im, gidi$imi dönü$ümü
güzel eyle; kazalardan, belâlardan muhafaza buyur.
14- Yolculuk yaparken veya bir ta$ita (tren, otobüs,
gemi, ucak, v.s)ye binerken veya bindikten sonra:
Bu araca bindirmi$ olan Allah'im, bize hayirli (iyi)
yolculuklar ver.
15- Büyük bir yorgunluktan sonra insan yapisi bir va-
sitaya bindiginiz zaman: Bu medeniyet nimetini ihsan
eden Allah'im, Senin $anin cok yüce, yoksa biz kendi
(tek) ba$imiza bunu ortaya cikaramazdik. Sana hamd
olsun.
16- Sokakta, parkta, ormanda gezerken ve bitki ve
agaclarin veya ba$ka nesnelerin rüzgârin esmesiyle
hareketlendigini gördügünüz zaman: Bo$ i$ yapmayan,
bo$ta olmayan; faaliyet veren, faaliyette olan Allah'im;
kusursuzsun, büyüksün, Sana hamd olsun.
17- Korktugunuz zaman: Allah'im, korktuklarimin kötü-
lügünden Sana sigindim, beni muhafaza eyle.
18- Korkulu bir rüya gördügünüz zaman: Allah'im, rüyami
hayra cikar.
19- Sokaga cikarken veya tehlikeli bir ortama girer-
ken: Allah'im, yarattiklarinin saldiri ve kötülügün-
den beni (bizi) muhafaza buyur.
20- Bir yeriniz segirdigi (veya ba$iniza bir belâ
gelecegi vehmine kapildiginiz) zaman: Iyilik buldur
Allah'im, gelecek belâlari def eyle.
21- Ölüm akliniza geldigi veya ölümden korktugunuz
zaman: Allah'im, Sana dönü$ümü(zü) güzel eyle, günah-
larimizi affet, azabindan bizi azad eyle.
22- Hârika bir yaratik gördügünüz veya olayla kar$i-
la$tiginiz ve Yaratan'in sanat eserlerini seyrederken:
Suphansin, kusursuzsun ey güzellikte olan, güzellikli
Yaratan. Büyüksün, yücesin ey âlemlerin Rabbi!
23- Gece (veya gündüz) yatarken: Allah'im, bulundugu-
muz yer ve yerdekileri tehlike ve felâketlerden Sen
muhafaza eyle. Bizi güzel sabahlara cikar, güzel
rüyalara daldir.
24- Günah i$lediginiz zaman: Allah'im, kusurlarimi
affet, beni bagi$la.
25- Bir cocuk dünyaya geldigi zaman: Allah'im, bunu
iyilerden eyle, hayirli ömürler ver.
26- Güzel bir kadin veya erkek gördügünüz veya ba$ka
bir güzellikle kar$ila$tiginiz zaman: Kusursuzsun,
ey güzellerin güzellikli Yaratan'i, Sana hamd olsun.
27- Bir i$e ba$layacaginiz zaman: I$lerimi kolayla$tir
Allah'im, zorluklarimi al.
28- Agir bir yük kaldiracaginiz zaman: Kudreti sonsuz
Allah'im, kuvvet ver.
29- Yabanci bir yere girerken: Dogrulukla girdir Allah'im,
dogrulukla cikar.
30- Aksirdiginiz veya gegirdiginiz zaman: Hamd olsun Sana,
ey hayat veren, ya$atan Allah'im.
31- Özürlü birisini gördügünüz zaman: Saglik, sihhat,
saglamlik veren Allah'im, Sana hamd olsun.
32- Kiyamadiginiz bir $eyi atacaginiz ve bir hayvani
veya bitkiyi keseceginiz ve bir kimseye ceza verece-
giniz zaman: Izninle Allah'im, Sen en büyüksün.
33- Bir Peygamberin ismi anildiginda: Gönderdigin
elcilerine selam ve rahmet olsun Allah'im.
Allah'in adi anildiginda ise: Yücesin, büyüksün ey
âlemlerin Sultani!
Not: Isteyenler, bu dualari dillerine yatkin hale
getirebilmek icin bazi ekleme ve cikarmalar ve düzen-
lemeler yapabilirler.
Hazirlayan ve sunan: ALLAH'IN MEHDISI MEHMED NUR'AN
Not:Mehmed Nur'an'in Mehdilik ilânini, antoloji.com'
da Hüseyin Avdic'a ait "Dur!Dur!Dur! Herkes Bunu Oku-
malidir" isimli $iirde ve turkforum.net'de yine ayni
yazara ait yazilarda bulabilirsiniz.
* * *
MEHDI INKÂR EDILEBILIR MI?
Bazi Ilâhiyatcilar, Kur'anda Mehdi'den
bahsedilmedigini, dolayisiyla onun
gelecegi hakkindaki haberlerin de uydurma
oldugunu iddia edip, Mehdi(as)in inkârina
gidiyorlar. Bu inkâr kar$isinda ne
diyebiliriz?
Cevap: Bu suale kar$i $öyle bir soru
sormaliyiz: "Bir $eyin varligina
inanabilmemiz icin, o $eyin illâ Kur'anda
zikredilmi$ olmasi mi gerekir"?
Eger böyle bir gerek ve $art ko$ulursa,
cok $eyi inkâr etmemiz gerekecektir.
Meselâ, "Ya$ar Nuri Öztürk veya Süleyman
Ate$ veya bir ba$ka Ilahiyatci, Allah'in
kuludur" diye bir ayet olmadigi icin,
onlarin Allah'in kulu olduklarini inkâr
mi etmeliyiz, edebilir miyiz?
Demek, "Kur'anda zikredilmemi$se, o $ey
yoktur, kabul edilemez" $eklinde bir inkâr
mantigi, dogru mantik degildir.
Hem Kur'anin her $eyden bahsetmesi, her $eyi
zikretmesi gerekmez. Eger böyle bir gereklik
olsaydi, o zaman Kur'anin bir cilt degil,
$imdiki ve gelecekteki 60 milyon kitap
kalinliginda bir kitap olmasi gerekirdi ki,
böyle bir $ey hikmete zit olurdu. Cenab-i
Hak elbette böyle bir zitliga dü$emez, kabul
edemez ve izin veremezdi.
Bunun icin Kur'an, din hakkinda gerekli
olanlari söylemi$ ve indigi zamanki insanlarin
$artlarina uygun ve onlarin ihtiyaclari kadar
konu$mu$, fazla ayrintiya girmemi$. Bu yüzden
-acikca- Hz. Mehdi'den bahsetmemi$ olmasi
da gayet dogaldir. Bu dogallik kar$isinda
Hz. Peygamber(sav)in Mehdi'den bahsetmi$ olmasi
yeterli degil midir? Bu yeterli görülmezse, i$in
nerelere varacagi iyi dü$ünülmelidir, vesselâm!
Allah'in Mehdisi Mehmed NUR'AN
SORULARINIZI CEVAPLAMAYA DEVAM EDiYOR
cevap verdiren Allah'in adiyla
Bana, hidayetcagi.com sitesinde dört sual daha
sorulmu$. Onlar da:
1-Hidayet nedir?
2-Takva nedir?
3-Kimler hüsrandadir.
4-Falan Arabca ayetin yorumu nasildir?
$imdi cevaplara gelelim:
Hidayet, kisaca: Allah'a ve Mehdisi'ne uymaktir.
Peki, Allah'a ve Mehdisi'ne uymak nasil olur?
Cevap: Allah'a ve Mehdisi'ne uymak; Hakk'a, Ada-
let'e ve Namus'a uymakla olur.
Hakk'a uymak; Yaratan'in, yaratili$'in ve yara-
tilmi$lar'in yasasina itaatledir. Buna göre in-
san, bu üc yasanin gereklerine uymak ve itaat
etmek zorundadir. "Ben sadece Yaratan'in yasa-
sina uyarim, gerisine uymam" diyen bir insan
hidayete eremez. Ayni $ekilde, "ben sadece ya-
ratili$in ve yaratilmi$larin yasasina uyarim,
Yaratan'in yasasina uymam" diyen bir kimse de,
Hakk'in dogruluguna varamaz ve sapikliga dü$er.
Her iki sapikliktan kurtulu$un caresi, o üc ya-
sayi birle$tirip uyu$turarak onlarin geregine
uymak, itaat etmek ve teslim olmaktir.
Burada yukaridaki o "Üc Yasa"nin anlamini size
biraz daha acabilirim. Yaratan'in yasasi, "DiN"
i temsil eder. Yaratili$'in yasasi, "BiLiM"i ve
Yaratilmi$lar'in yasasi da "AKL"i temsil etmek-
tedir. I$te hidayete ermek isteyenler bu üc un-
suru birbirleriyle birle$tirip kayna$tirarak ve
uyu$turarak geregine uymak zorundadirlar. Aksi
halde yani onlardan birini alip digerini atan-
lar, tanimayip inkâr edenler sapikliga mahkûm
olurlar. O halde DiN, BiLiM ve AKL'i birbirin-
den ayiramayiz ve onlardan bir kacini atip dI$-
layamayiz. Yoksa sapikliga mahkûmiyetten kurtu-
lu$ yoktur.
Bu mahkûmiyetten kurtulan insanin bir de ADALET'
e uymak zorunlugu vardir. Adalet'in gereklerine
uymayan bir insanin hidayeti noksan kalir. Ada-
leti olmayan bir inanclinin da dini olmaz, onun
dini eksiktir. Adalet: Orta yolda gitmek, ölcülü
olmak, a$iriliktan uzak durmak ve zulmetmemektir.
Adalet'ten sonra bir de NAMUS'a uymak zorunlugu
vardir. Hakk'a ve Adalet'e uyan bir insan, Namus-
lu da olmalidir. Namus ise; dürüstlükle beraber
aile ve nesli korumak ve fuh$iyattan uzak kalmak-
tir.
I$te bu üc geregi yerine getiren ve teslim olan
bir insan, hidayete yani Hakk'in dogruluguna ve
gercegine ermi$ olur. Yüce Rabb'in bana ögrettigi
HIDAYET budur.
Allah'in Mehdisi ben MEHMED NUR'AN, bu hidayeti
bir dünya ideolojisi haline getirmi$ bulunuyorum.
Bu konuda daha fazla bilgi isteyenler,
turkforum.net/Dinler Bölümü'ndeki Hüseyin Avdic'a
ait "Yeni Bir Dünya Ideolojisi Isteyenler Icin"
ba$likli yaziya tiklamalidir. "Mehdilik Ilâni"mi
görmek isteyenler de, antoloji.com'da Hüseyin Av-
dic'a ait "Dur!Dur!Dur! Herkes Bunu Okumalidir!"
isimli $iiri okusun.
Takva nedir?
Takva ise, Allah'a ve Mehdisi'ne itaat etmek ve
onlara itaatsizlikten sakinmaktir.
Bu sakinmayi yerine getirmeyen ve gerekli hidaye-
ti kazanmami$ olanlar zararda ve HÜSRANda'dir.
Yorumlamami istediginiz Kur'an ayetlerinin hangi-
leri oldugunu bana bildirmelisiniz. Allah(cc), A-
rab'a Türkce, Türk'e de Arabca ayet indirmez. Al-
lah'a Mehdi olmanin $arti da, Allah(cc)tan Arabca
ayet almak degil, O'ndan "elcilik" almaktir. Al-
lah'tan elcilik almi$ ve Mehdilik'le görevlendi-
rilmi$ ve O'ndan Türkce bilgi ve I$Iklar alan bir
TESLiMCi(*), "Arabca bilmiyor" diye inkâr edilmez,
ona isyan edilmez. Isyan eden ve itaat etmeyenler,
hidayetlerini yitirmi$ olurlar.
(*)TESLiMCi: "Allah'a ve indirdigi I$Iga inanmi$
ve teslim olmu$ kimse" demektir. Arabcasi:
"Müslüman"dir.
ALLAH HEPiMiZi "HiDAYET"E ERDiRSiN!
Allah'in Mehdisi ve Âhirüzzaman: MEHMED NUR'AN
* * *
ALLAH'IN MEHDISI'NDEN BÜTÜN INANCLILARA
BIR RAMAZAN ARMAGANIDIR
(Allah Mehdisi'nden Dua ve Zikirler)
ögreten ALLAHin adiyla
(Yüce Allah'in bana ögrettigi dualar)
Dikkat! Bu dualar, Allah'a teslim olmu$ ve devamli
Allah ile beraber olmak isteyenler icindir.
1- Sabah yataktan kalkarken: Ölüleri dirilten Allah'im,
Sana hamd olsun, Sen'den ba$ka ilah yok.
2- Sabah olunca: Günün, gündüzün sahibi Allah'im,
günümüzü güzel ve kazancli eyle.
3- Ak$am olunca: Ak$ami getiren Allah'im, ak$amimizi
güzel eyle, gelecegimizi güzel yap, bizi güzel sabah-
lara, güzel yarinlara cikar.
4- Yemege ba$larken: Nimetlerin, yiyeceklerin (veya
bu sofranin) sahibi Allah'im, ba$ladim izninle.
5- Yemekten kalkarken veya bir yemek kokusu duyunca:
Aclari doyuran, aciklari barindiran Allah'im, Sana
hamd olsun.
6- Büyük bir sati$ magazasina veya bir süpermarkete
girince: Bu medeniyet nimetlerini ihsan eden Allah'im,
Sana hamd olsun.
7- Ali$veri$ yaptiktan sonra: Ihtiyaclari kar$ilayan
Allah'im, Sana hamd olsun.
8- Lambayi, i$igi veya elektirigi acarken ve actiktan
sonra: Aydinlik veren, karanliktan kurtaran Allah'im,
Sana hamd olsun.
9- Suyu kullanirken: Hayat veren Allah'im, Sana hamd
olsun.
Diger tüketim maddelerini kullanirken: Izninle Allah'
im, Sana hamd olsun.
10-A$agidan veya yukaridan gaz cikarinca: Vücudumu i$leten,
âlemleri ceviren Allah'im, Sana hamd olsun.
11- Büyük ve kücük di$kilamayi (yani tuvaletinizi) yapip,
elinizi ve yüzünüzü yikadiktan veya abdest
aldiktan sonra: Hayat veren, ya$atan; temizlik veren,
arindiran Allah'im; Sana hamd olsun.
12- Birisi öldügü zaman veya bir mezarligin yanindan
gecerken: Ölülerin ve dirilerin Rabbi Allah'im, iyile-
rimize rahmet eyle, kötülerimize $efaat ihsan eyle.
13- Yolculuga cikarken: Allah'im, gidi$imi dönü$ümü
güzel eyle; kazalardan, belâlardan muhafaza buyur.
14- Yolculuk yaparken veya bir ta$ita (tren, otobüs,
gemi, ucak, v.s)ye binerken veya bindikten sonra:
Bu araca bindirmi$ olan Allah'im, bize hayirli (iyi)
yolculuklar ver.
15- Büyük bir yorgunluktan sonra insan yapisi bir va-
sitaya bindiginiz zaman: Bu medeniyet nimetini ihsan
eden Allah'im, Senin $anin cok yüce, yoksa biz kendi
(tek) ba$imiza bunu ortaya cikaramazdik. Sana hamd
olsun.
16- Sokakta, parkta, ormanda gezerken ve bitki ve
agaclarin veya ba$ka nesnelerin rüzgârin esmesiyle
hareketlendigini gördügünüz zaman: Bo$ i$ yapmayan,
bo$ta olmayan; faaliyet veren, faaliyette olan Allah'im;
kusursuzsun, büyüksün, Sana hamd olsun.
17- Korktugunuz zaman: Allah'im, korktuklarimin kötü-
lügünden Sana sigindim, beni muhafaza eyle.
18- Korkulu bir rüya gördügünüz zaman: Allah'im, rüyami
hayra cikar.
19- Sokaga cikarken veya tehlikeli bir ortama girer-
ken: Allah'im, yarattiklarinin saldiri ve kötülügün-
den beni (bizi) muhafaza buyur.
20- Bir yeriniz segirdigi (veya ba$iniza bir belâ
gelecegi vehmine kapildiginiz) zaman: Iyilik buldur
Allah'im, gelecek belâlari def eyle.
21- Ölüm akliniza geldigi veya ölümden korktugunuz
zaman: Allah'im, Sana dönü$ümü(zü) güzel eyle, günah-
larimizi affet, azabindan bizi azad eyle.
22- Hârika bir yaratik gördügünüz veya olayla kar$i-
la$tiginiz ve Yaratan'in sanat eserlerini seyrederken:
Suphansin, kusursuzsun ey güzellikte olan, güzellikli
Yaratan. Büyüksün, yücesin ey âlemlerin Rabbi!
23- Gece (veya gündüz) yatarken: Allah'im, bulundugu-
muz yer ve yerdekileri tehlike ve felâketlerden Sen
muhafaza eyle. Bizi güzel sabahlara cikar, güzel
rüyalara daldir.
24- Günah i$lediginiz zaman: Allah'im, kusurlarimi
affet, beni bagi$la.
25- Bir cocuk dünyaya geldigi zaman: Allah'im, bunu
iyilerden eyle, hayirli ömürler ver.
26- Güzel bir kadin veya erkek gördügünüz veya ba$ka
bir güzellikle kar$ila$tiginiz zaman: Kusursuzsun,
ey güzellerin güzellikli Yaratan'i, Sana hamd olsun.
27- Bir i$e ba$layacaginiz zaman: I$lerimi kolayla$tir
Allah'im, zorluklarimi al.
28- Agir bir yük kaldiracaginiz zaman: Kudreti sonsuz
Allah'im, kuvvet ver.
29- Yabanci bir yere girerken: Dogrulukla girdir Allah'im,
dogrulukla cikar.
30- Aksirdiginiz veya gegirdiginiz zaman: Hamd olsun Sana,
ey hayat veren, ya$atan Allah'im.
31- Özürlü birisini gördügünüz zaman: Saglik, sihhat,
saglamlik veren Allah'im, Sana hamd olsun.
32- Kiyamadiginiz bir $eyi atacaginiz ve bir hayvani
veya bitkiyi keseceginiz ve bir kimseye ceza verece-
giniz zaman: Izninle Allah'im, Sen en büyüksün.
33- Bir Peygamberin ismi anildiginda: Gönderdigin
elcilerine selam ve rahmet olsun Allah'im.
Allah'in adi anildiginda ise: Yücesin, büyüksün ey
âlemlerin Sultani!
Not: Isteyenler, bu dualari dillerine yatkin hale
getirebilmek icin bazi ekleme ve cikarmalar ve düzen-
lemeler yapabilirler.
Hazirlayan ve sunan: ALLAH'IN MEHDISI MEHMED NUR'AN
Not:Mehmed Nur'an'in Mehdilik ilânini, antoloji.com'
da Hüseyin Avdic'a ait "Dur!Dur!Dur! Herkes Bunu Oku-
malidir" isimli $iirde ve turkforum.net'de yine ayni
yazara ait yazilarda bulabilirsiniz.
* * *
MEHDI INKÂR EDILEBILIR MI?
Bazi Ilâhiyatcilar, Kur'anda Mehdi'den
bahsedilmedigini, dolayisiyla onun
gelecegi hakkindaki haberlerin de uydurma
oldugunu iddia edip, Mehdi(as)in inkârina
gidiyorlar. Bu inkâr kar$isinda ne
diyebiliriz?
Cevap: Bu suale kar$i $öyle bir soru
sormaliyiz: "Bir $eyin varligina
inanabilmemiz icin, o $eyin illâ Kur'anda
zikredilmi$ olmasi mi gerekir"?
Eger böyle bir gerek ve $art ko$ulursa,
cok $eyi inkâr etmemiz gerekecektir.
Meselâ, "Ya$ar Nuri Öztürk veya Süleyman
Ate$ veya bir ba$ka Ilahiyatci, Allah'in
kuludur" diye bir ayet olmadigi icin,
onlarin Allah'in kulu olduklarini inkâr
mi etmeliyiz, edebilir miyiz?
Demek, "Kur'anda zikredilmemi$se, o $ey
yoktur, kabul edilemez" $eklinde bir inkâr
mantigi, dogru mantik degildir.
Hem Kur'anin her $eyden bahsetmesi, her $eyi
zikretmesi gerekmez. Eger böyle bir gereklik
olsaydi, o zaman Kur'anin bir cilt degil,
$imdiki ve gelecekteki 60 milyon kitap
kalinliginda bir kitap olmasi gerekirdi ki,
böyle bir $ey hikmete zit olurdu. Cenab-i
Hak elbette böyle bir zitliga dü$emez, kabul
edemez ve izin veremezdi.
Bunun icin Kur'an, din hakkinda gerekli
olanlari söylemi$ ve indigi zamanki insanlarin
$artlarina uygun ve onlarin ihtiyaclari kadar
konu$mu$, fazla ayrintiya girmemi$. Bu yüzden
-acikca- Hz. Mehdi'den bahsetmemi$ olmasi
da gayet dogaldir. Bu dogallik kar$isinda
Hz. Peygamber(sav)in Mehdi'den bahsetmi$ olmasi
yeterli degil midir? Bu yeterli görülmezse, i$in
nerelere varacagi iyi dü$ünülmelidir, vesselâm!
Allah'in Mehdisi Mehmed NUR'AN
Allah'in Mehdisi'nden Yeni Cevaplar
ALLAH'IN MEHDISI MEHMED NUR'AN'DAN
YENI CEVAPLAR
merhametliALLAHinadiyla
Internet sitelerinde dola$ip mehdiyetimi
duyurmaktaki amacim, sizleri bo$ yere Mehdi
bekleyip durmaktan kurtarmaktir. Ben
Mehdiyetimi yalniz bu sitelerde degil,
medya ve basina da bildirmi$ bulunmaktayim.
Bu kadarcik ilânatin gerekli oldugunu
dü$ünüyorum. Aksi halde benim Allah'in
Mehdisi oldugumu kim, nereden bilebilir ki!
Elbette ilânat olacak. Yoksa Mehdi bekleyip
durmaktan kurtulamazsiniz.
Mehdiyetimi duyurmak istedigim forumlarda
kimse mehdiyetime inanmak istemiyor. Bu
yüzden -hic ho$lanmadigim halde- münaka$alar
da olabiliyor. Fakat bu kavga ve münaka$alara
bakip da: "Koskoca Allah'in Mehdisi milletle
kavga ve mücadele ediyor" diyerek, o kimse
kinanmaz ve kinanmamali. Cünkü bu i$ler hep
böyle oluyor, böyle ba$liyor, ba$ka türlü
olamiyor. Cünkü gecmi$te de, ne zaman bir
Allah Elcisi elciligini duyurmaya kalkmi$sa,
bu kavgasiz, gürültüsüz olmami$tir. Hz.
Musa(as)in Firavun'la olan kavga ve münaka-
$asini dü$ünün. Sonra Hz. Peygamber(sav)in
Ebu Leheb'le olan mücadelesini dü$ünün. Hz.
Isa (as) da kavga etmek zorunda birakilmi$tir.
Hata, Allah Elcileri'nden cikmiyor, o
elcilere inanmak istemeyenlerden cikiyor.
($imdi burada denilecek: "Sen kendini
Peygamberlerle bir mi tutuyorsun"?
Eger ben Allah(cc)tan bir elcilik almi$sam,
tabii ki bunda bir sakinca görmem. Siz buna
istediginiz kadar "küfür" deyin. Bu, "size
göre" öyledir. Bana ve Hakk'a göre ise,
imanin ta kendisidir!)
Delikanforum.net'den bir karde$imiz,
benim "sarikli-sakalli ve eli kilicli
bir Mehdi beklemiyorsunuz herhalde"
dememe cok alinmi$. Benim o sözlerle
demek istedigim $u: "Sarikta ve sakalda
kutsallik aramayin. Kutsallik, Mehdi'nin
adinda, irkinda ve cisminde degil, onun
Allah(cc)tan aldigi bilgi, i$ik ve elcilik'
tedir". Siz bunu esas almazsaniz, cok
yanilir ve zarara ugrarsiniz. Hem her asrin
elcisi, o cagin $artlarina uygun olarak
gelir, gönderilir. Bunun icin Hz. Mehdi'nin
elinde bir kilic falan aramayin. Fakat
mânevî bir kilic dü$ünebilirsiniz. Maddî
kilic devri 200 yil önce bitti, kapandi.
Ayni karde$imiz: "Gencligin imanini calmayin"
demi$. Bu ne bicim iftira böyle?! Gencligin
imanini calan kim? Biz milletin imanina
hizmet ederken, beni bu faaliyetin ziddiyla
suclamanin isbati ne? Bu ne bicim Hak,
Hukuk ve Adalet anlayi$idir böyle?
Bu karde$imiz devamla: "zamanin, iman kurtarma
zamani oldugunu" da söylemi$. Sizin bu söyle-
diginiz, yarim asir öncesine ait bir haldir.
$imdi millet imanini kazanmi$, daha dogrusu
imani kurtarilmi$ durumdadir. Âhirzaman'in
"birinci Mehdisi Bediüzzaman" tarafindan bu i$
halledilmi$tir. Bu hal ile bir basamak daha
ilerlemi$ durumdayiz. Bunun icin zaman, "iman
kurtarma zamani" degil, "Islâm kurtarma
zamani"dir. Bu da, Mehdiyete ittiba ile olur.
Ayni karde$imiz, "Bu forumu daha fazla i$gal
etmememi" de tenbih etmi$.
Eger bu forum size aitse, elbette forumunuzu
terk ederim. Fakat site yöneticisinden böyle
bir haber almadikca sizin keyfinize uyacak
degilim.
Yukarida adi gecen ayni siteden bir
karde$imiz sormu$: "Buralarda adam mi
toplamak istiyorsun"?
Tabii, bu sitelerde boy göstermemin amaci,
sadece mehdiyetimi duyurmakti. Fakat bu
sualden sonra adam toplamanin fena bir
fikir olmadigini dü$ündüm ve "nicin olmasin"
dedim. Fakat ben öyle büyük kalabaliklar
kazanma pe$inde degilim. Benim 333 adamim
olsun yeter. Yani her ülkede 2-3 adamim
bulunsa, Allah'in "gercek dini"ni yani
(modernle$mi$ ve yenile$mi$ dinini) dünyaya
egemen kilmam icin o kadar sayi bana kafidir.
Fazlasinda gözüm yok.
Hareketimiz, bilimsel ve ideolojik olacaktir.
Bilimsel ve ideolojik faaliyetlerimize
kumandanlik edecek o kimselerde aradigim $art
ve özellikler ise, birincisi: Milletin malini,
canini ve irzini bir emanet bilsin ve bu
emanetin sorumlulugunu ta$iyabilecek bir
güvenirlige sahip olsun. Ikincisi: Benim
din anlayi$imi ve ideolojimi benimsemi$
olmali. Ücüncüsü: Benim iznim olmadan kendi
bildigini okumamali, itaatli olmali.
Es-selam.net'den bir karde$imiz sormu$:
"Babanizin adi ne"?
Belki bu karde$imiz: "Babanizin adi
Abdullah degilse, siz Mehdi olamazsiniz".
demek istiyor olabilir.
Evet, babamin adi, "Abdullah" degil. Fakat
dedelerimden birinin adi Mehmed, ötekinin
adi da, Abdullah'tir. Ama babamin adi
Abdullah degil diye, benim mehdiyetim yok
olmaz. Cünkü Allah(cc)tan aldigim bilgi,
i$ik ve elcilik var. Ben, Allah(cc)tan
aldiklarima bakarim. Elbette mehdiyetimi
dogrulatmak icin Hz. Peygamber(sav)i de
yalanci cikartmak istemem. Fakat Peygam-
berin hadîsleri konusunda dikkatli olmak
zorundayiz. Âhirzaman, kiyamet ve Mehdi-
Mesih hakkindaki Peygamber Sözleri'nin bir
cogu yorum gerektirmektedir. Onlari aynen
oldugu gibi kabul edersek, cok yanilgi ve
yaniltmalara dü$eriz. Bir kisminin da,
Peygamber'e ait olup olmadigini iyi
bilmemekteyiz. Bu durumda tabii ki ben,
yüce Allah'tan aldiklarima bakarim. Eger
siz, "Allah'in verdikleri, Peygamber'in
sözünden a$agidir" diyorsaniz, bana
inanmayabilirsiniz. Yani mehdiyetimi inkâr
edersiniz. Secim ve karar sizin!
Bu seciminizi yaparken $unlari da dü$ünme-
nizde yarar var: Hadîslerde Hz. Mehdi (as),
neredeyse tamamen Peygamberimize benzetilmi$.
Bu, size de garip gelmiyor mu? Bu kadar
benzerlik, bu kadar büyük bir tesadüf
olabilir mi?
Bugün kar$inizda yüce Allah'tan bilgi, i$ik
ve elcilik almi$ bir Mehdiniz var. Bu
Mehdiniz, Allah(cc) tarafindan ögretilmi$
ve yeti$tirilmi$ bir $ahsiyettir. Bu
$ahsiyet, Allah(cc)tan aldigi bilgi ve
i$iklarla dinsizligi ve sapik ideolojileri
de mânen idam etmi$ bulunan bir kimsedir.
Ayrica hidayeti ve orta yolu kazanmi$ ve
ba$kalarina da kazandirabilecek bilgilere
de sahiptir. Allah(cc)tan yardim alan ve
O'nun himayesinde bulunan bir kimseden,
Mehdilik icin daha ne beklenir? Ba$inda
sarik, yüzünde sakal, elinde kilic bulun-
madigi ve irki Arap, babasinin adi da
Abdullah olmadigi icin onu inkâr mi edecek-
siniz? Asil kutsallari birakip, sahte
kutsallara sarilmak ve bunun icin de Mehdi'yi
inkâr etmek, hezeyan olmaz mi, olmuyor mu?
Bir daha dü$ünün!
Hidayetcagi.com sitesi'nden bir karde$imiz
de: "Bu i$i birakin yoksa zarar edersiniz"
demi$.
Ben de: "Allahim! Bu milletle ugra$maktansa,
acaba bu I$ten vaz mi gecsem" diye dü$ündüm ve
Allah(cc)a sordum. Tam da o sirada tefeülen
Kur'ani actim, kar$ima Hicr suresi'nin 94-
98 ayetleri cikti. $öyle diyordu o ayetler:
"Emrolundugun $eyi, kafalarini catlatircasina
teblig et, $irke bula$anlara aldirma. Alay
edip eglenenlere kar$i Biz sana yeteriz.
Allah ile beraber ba$ka tanrilar benimseyenler
yakinda bilecekler. Andolsun ki, onlarin
söyledikleri yüzünden senin gögsünün
daraldigini biliyoruz. $imdi sen, Rabbine
hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol".
Anlayacaginiz, bizim gibi Allah(cc)tan
elcilik almi$ kimseler, kendi keyfimizce
hareket etmiyoruz. Allah(cc)tan gelen izin
ve emirlere tabiyiz. Bunun icin sizin keyf
ve talimatlariniza uyamayiz.
Mehdiyetime ister inanin, ister inanmayin.
Eger inanmazsaniz, zarar eden siz olursunuz!
Birisi de: Yaptiklarimin "küfür" oldugunu,
bu i$ten "vazgecmemi" ögütlemi$.
Eger yüce Allah'tan bilgi, i$ik ve elcilik
almak ve bunlari duyurmak küfürse, ben bu
küfre raziyim arkada$lar! Siz de bildiginizi
okuyun... Benim vazifem, aldigim görevi
yerine getirmektir. Mehdiniz gelmi$ken
sizin hâlâ gercek(!) mehdi beklemeniz, bo$
bir bekleyi$ten ba$ka bir$ey degildir.
"Siz beklemeye devam edin" diyecegim ama,
gönlüm buna razi degil. En iyisi gelin,
hemen benim "küresel Mehdiyet filosu"na
atlayin. Sonra cok gec olabilir. Eger
yolculuk esnasinda "eli kilicli bir Mehdi"ye
rastlarsaniz, onun yelkenlisine de atlaya-
bilirsiniz. Size kizmam...
Not 1: Diger suallerinize cevaplamaya devam
edecegim.
Not 2: Bundan sonra Mehdiyetimin sesini,
ahiruzzaman.blogspot.com'dan takip
edebilirsiniz.
* * *
MEHMED NUR'AN KIMDIR?
Mehmed Nur'an'in kimligi kisaca $öyledir:
Dogum adi: Mehmed.
Müstear soyadi: Nur'an.
Resmî adi: Hüseyin.
Dedesinin adi: Abdullah ve Mehmed.
Resmî tahsil derecesi: Ilkokul.
Gayri resmî ögrenim derecesi: Allah
tarafindan egitilmi$ ve ögretilmi$tir.
Dogum yeri ve tarihi: 1957'de Türkiye'nin
Ege bölgesinde dogdu.
Mânevî dogum yeri ve tarihi: 1985'de
Avrupa'da dogdu.
Allah'tan bilgi ve i$ik almaya ba$ladigi
tarih: 1985.
Miraca ula$tigi tarih: 1985-1990 arasi.
Allah'tan elcilik teklifi aldigi tarih: 1995.
Mehdiyetini ilân ettigi tarih: 2005 Mayis ayi.
Bu kimligi düzenleyen: Mehmed Nur'an.
* * *
YENI CEVAPLAR
merhametliALLAHinadiyla
Internet sitelerinde dola$ip mehdiyetimi
duyurmaktaki amacim, sizleri bo$ yere Mehdi
bekleyip durmaktan kurtarmaktir. Ben
Mehdiyetimi yalniz bu sitelerde degil,
medya ve basina da bildirmi$ bulunmaktayim.
Bu kadarcik ilânatin gerekli oldugunu
dü$ünüyorum. Aksi halde benim Allah'in
Mehdisi oldugumu kim, nereden bilebilir ki!
Elbette ilânat olacak. Yoksa Mehdi bekleyip
durmaktan kurtulamazsiniz.
Mehdiyetimi duyurmak istedigim forumlarda
kimse mehdiyetime inanmak istemiyor. Bu
yüzden -hic ho$lanmadigim halde- münaka$alar
da olabiliyor. Fakat bu kavga ve münaka$alara
bakip da: "Koskoca Allah'in Mehdisi milletle
kavga ve mücadele ediyor" diyerek, o kimse
kinanmaz ve kinanmamali. Cünkü bu i$ler hep
böyle oluyor, böyle ba$liyor, ba$ka türlü
olamiyor. Cünkü gecmi$te de, ne zaman bir
Allah Elcisi elciligini duyurmaya kalkmi$sa,
bu kavgasiz, gürültüsüz olmami$tir. Hz.
Musa(as)in Firavun'la olan kavga ve münaka-
$asini dü$ünün. Sonra Hz. Peygamber(sav)in
Ebu Leheb'le olan mücadelesini dü$ünün. Hz.
Isa (as) da kavga etmek zorunda birakilmi$tir.
Hata, Allah Elcileri'nden cikmiyor, o
elcilere inanmak istemeyenlerden cikiyor.
($imdi burada denilecek: "Sen kendini
Peygamberlerle bir mi tutuyorsun"?
Eger ben Allah(cc)tan bir elcilik almi$sam,
tabii ki bunda bir sakinca görmem. Siz buna
istediginiz kadar "küfür" deyin. Bu, "size
göre" öyledir. Bana ve Hakk'a göre ise,
imanin ta kendisidir!)
Delikanforum.net'den bir karde$imiz,
benim "sarikli-sakalli ve eli kilicli
bir Mehdi beklemiyorsunuz herhalde"
dememe cok alinmi$. Benim o sözlerle
demek istedigim $u: "Sarikta ve sakalda
kutsallik aramayin. Kutsallik, Mehdi'nin
adinda, irkinda ve cisminde degil, onun
Allah(cc)tan aldigi bilgi, i$ik ve elcilik'
tedir". Siz bunu esas almazsaniz, cok
yanilir ve zarara ugrarsiniz. Hem her asrin
elcisi, o cagin $artlarina uygun olarak
gelir, gönderilir. Bunun icin Hz. Mehdi'nin
elinde bir kilic falan aramayin. Fakat
mânevî bir kilic dü$ünebilirsiniz. Maddî
kilic devri 200 yil önce bitti, kapandi.
Ayni karde$imiz: "Gencligin imanini calmayin"
demi$. Bu ne bicim iftira böyle?! Gencligin
imanini calan kim? Biz milletin imanina
hizmet ederken, beni bu faaliyetin ziddiyla
suclamanin isbati ne? Bu ne bicim Hak,
Hukuk ve Adalet anlayi$idir böyle?
Bu karde$imiz devamla: "zamanin, iman kurtarma
zamani oldugunu" da söylemi$. Sizin bu söyle-
diginiz, yarim asir öncesine ait bir haldir.
$imdi millet imanini kazanmi$, daha dogrusu
imani kurtarilmi$ durumdadir. Âhirzaman'in
"birinci Mehdisi Bediüzzaman" tarafindan bu i$
halledilmi$tir. Bu hal ile bir basamak daha
ilerlemi$ durumdayiz. Bunun icin zaman, "iman
kurtarma zamani" degil, "Islâm kurtarma
zamani"dir. Bu da, Mehdiyete ittiba ile olur.
Ayni karde$imiz, "Bu forumu daha fazla i$gal
etmememi" de tenbih etmi$.
Eger bu forum size aitse, elbette forumunuzu
terk ederim. Fakat site yöneticisinden böyle
bir haber almadikca sizin keyfinize uyacak
degilim.
Yukarida adi gecen ayni siteden bir
karde$imiz sormu$: "Buralarda adam mi
toplamak istiyorsun"?
Tabii, bu sitelerde boy göstermemin amaci,
sadece mehdiyetimi duyurmakti. Fakat bu
sualden sonra adam toplamanin fena bir
fikir olmadigini dü$ündüm ve "nicin olmasin"
dedim. Fakat ben öyle büyük kalabaliklar
kazanma pe$inde degilim. Benim 333 adamim
olsun yeter. Yani her ülkede 2-3 adamim
bulunsa, Allah'in "gercek dini"ni yani
(modernle$mi$ ve yenile$mi$ dinini) dünyaya
egemen kilmam icin o kadar sayi bana kafidir.
Fazlasinda gözüm yok.
Hareketimiz, bilimsel ve ideolojik olacaktir.
Bilimsel ve ideolojik faaliyetlerimize
kumandanlik edecek o kimselerde aradigim $art
ve özellikler ise, birincisi: Milletin malini,
canini ve irzini bir emanet bilsin ve bu
emanetin sorumlulugunu ta$iyabilecek bir
güvenirlige sahip olsun. Ikincisi: Benim
din anlayi$imi ve ideolojimi benimsemi$
olmali. Ücüncüsü: Benim iznim olmadan kendi
bildigini okumamali, itaatli olmali.
Es-selam.net'den bir karde$imiz sormu$:
"Babanizin adi ne"?
Belki bu karde$imiz: "Babanizin adi
Abdullah degilse, siz Mehdi olamazsiniz".
demek istiyor olabilir.
Evet, babamin adi, "Abdullah" degil. Fakat
dedelerimden birinin adi Mehmed, ötekinin
adi da, Abdullah'tir. Ama babamin adi
Abdullah degil diye, benim mehdiyetim yok
olmaz. Cünkü Allah(cc)tan aldigim bilgi,
i$ik ve elcilik var. Ben, Allah(cc)tan
aldiklarima bakarim. Elbette mehdiyetimi
dogrulatmak icin Hz. Peygamber(sav)i de
yalanci cikartmak istemem. Fakat Peygam-
berin hadîsleri konusunda dikkatli olmak
zorundayiz. Âhirzaman, kiyamet ve Mehdi-
Mesih hakkindaki Peygamber Sözleri'nin bir
cogu yorum gerektirmektedir. Onlari aynen
oldugu gibi kabul edersek, cok yanilgi ve
yaniltmalara dü$eriz. Bir kisminin da,
Peygamber'e ait olup olmadigini iyi
bilmemekteyiz. Bu durumda tabii ki ben,
yüce Allah'tan aldiklarima bakarim. Eger
siz, "Allah'in verdikleri, Peygamber'in
sözünden a$agidir" diyorsaniz, bana
inanmayabilirsiniz. Yani mehdiyetimi inkâr
edersiniz. Secim ve karar sizin!
Bu seciminizi yaparken $unlari da dü$ünme-
nizde yarar var: Hadîslerde Hz. Mehdi (as),
neredeyse tamamen Peygamberimize benzetilmi$.
Bu, size de garip gelmiyor mu? Bu kadar
benzerlik, bu kadar büyük bir tesadüf
olabilir mi?
Bugün kar$inizda yüce Allah'tan bilgi, i$ik
ve elcilik almi$ bir Mehdiniz var. Bu
Mehdiniz, Allah(cc) tarafindan ögretilmi$
ve yeti$tirilmi$ bir $ahsiyettir. Bu
$ahsiyet, Allah(cc)tan aldigi bilgi ve
i$iklarla dinsizligi ve sapik ideolojileri
de mânen idam etmi$ bulunan bir kimsedir.
Ayrica hidayeti ve orta yolu kazanmi$ ve
ba$kalarina da kazandirabilecek bilgilere
de sahiptir. Allah(cc)tan yardim alan ve
O'nun himayesinde bulunan bir kimseden,
Mehdilik icin daha ne beklenir? Ba$inda
sarik, yüzünde sakal, elinde kilic bulun-
madigi ve irki Arap, babasinin adi da
Abdullah olmadigi icin onu inkâr mi edecek-
siniz? Asil kutsallari birakip, sahte
kutsallara sarilmak ve bunun icin de Mehdi'yi
inkâr etmek, hezeyan olmaz mi, olmuyor mu?
Bir daha dü$ünün!
Hidayetcagi.com sitesi'nden bir karde$imiz
de: "Bu i$i birakin yoksa zarar edersiniz"
demi$.
Ben de: "Allahim! Bu milletle ugra$maktansa,
acaba bu I$ten vaz mi gecsem" diye dü$ündüm ve
Allah(cc)a sordum. Tam da o sirada tefeülen
Kur'ani actim, kar$ima Hicr suresi'nin 94-
98 ayetleri cikti. $öyle diyordu o ayetler:
"Emrolundugun $eyi, kafalarini catlatircasina
teblig et, $irke bula$anlara aldirma. Alay
edip eglenenlere kar$i Biz sana yeteriz.
Allah ile beraber ba$ka tanrilar benimseyenler
yakinda bilecekler. Andolsun ki, onlarin
söyledikleri yüzünden senin gögsünün
daraldigini biliyoruz. $imdi sen, Rabbine
hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol".
Anlayacaginiz, bizim gibi Allah(cc)tan
elcilik almi$ kimseler, kendi keyfimizce
hareket etmiyoruz. Allah(cc)tan gelen izin
ve emirlere tabiyiz. Bunun icin sizin keyf
ve talimatlariniza uyamayiz.
Mehdiyetime ister inanin, ister inanmayin.
Eger inanmazsaniz, zarar eden siz olursunuz!
Birisi de: Yaptiklarimin "küfür" oldugunu,
bu i$ten "vazgecmemi" ögütlemi$.
Eger yüce Allah'tan bilgi, i$ik ve elcilik
almak ve bunlari duyurmak küfürse, ben bu
küfre raziyim arkada$lar! Siz de bildiginizi
okuyun... Benim vazifem, aldigim görevi
yerine getirmektir. Mehdiniz gelmi$ken
sizin hâlâ gercek(!) mehdi beklemeniz, bo$
bir bekleyi$ten ba$ka bir$ey degildir.
"Siz beklemeye devam edin" diyecegim ama,
gönlüm buna razi degil. En iyisi gelin,
hemen benim "küresel Mehdiyet filosu"na
atlayin. Sonra cok gec olabilir. Eger
yolculuk esnasinda "eli kilicli bir Mehdi"ye
rastlarsaniz, onun yelkenlisine de atlaya-
bilirsiniz. Size kizmam...
Not 1: Diger suallerinize cevaplamaya devam
edecegim.
Not 2: Bundan sonra Mehdiyetimin sesini,
ahiruzzaman.blogspot.com'dan takip
edebilirsiniz.
* * *
MEHMED NUR'AN KIMDIR?
Mehmed Nur'an'in kimligi kisaca $öyledir:
Dogum adi: Mehmed.
Müstear soyadi: Nur'an.
Resmî adi: Hüseyin.
Dedesinin adi: Abdullah ve Mehmed.
Resmî tahsil derecesi: Ilkokul.
Gayri resmî ögrenim derecesi: Allah
tarafindan egitilmi$ ve ögretilmi$tir.
Dogum yeri ve tarihi: 1957'de Türkiye'nin
Ege bölgesinde dogdu.
Mânevî dogum yeri ve tarihi: 1985'de
Avrupa'da dogdu.
Allah'tan bilgi ve i$ik almaya ba$ladigi
tarih: 1985.
Miraca ula$tigi tarih: 1985-1990 arasi.
Allah'tan elcilik teklifi aldigi tarih: 1995.
Mehdiyetini ilân ettigi tarih: 2005 Mayis ayi.
Bu kimligi düzenleyen: Mehmed Nur'an.
* * *
Allah'in Mehdisi Mehmed Nur'an Cevapliyor!
ALLAH'IN MEHDiSi MEHMED NUR'AN CEVAPLIYOR
cevap verdiren ALLAHin adiyla
Hidayetcagi.com sitesinde bana:
"Hangi kavmin resulüsün" diye sorulmu$.
Globalle$mi$ bir dünyada elbetteki bütün
dünyanin ve insanligin elcisiyim. Ve
Kur'anlilar dünyasinin da Mehdisiyim.
Yine sorulmu$: "Allah'in Zat'ini gördünüz
mü?
Yüce Allah bana bir Mirac nasib etti. Bu
mânevî Mirac'da, Cenab-i Hakk'a, aramizda
bir-kac metrelik bir mesafe kalana kadar
yakla$tim. O'nun Zat'ini degil, fakat
varligini gördüm, bildim. Cismi, $ekli ve
benzeri olmayan bir yüce Varlik'in Zat'ini
elbette göremezdim. Peygamberlerin sonuncusu
(sav) Hz. Muhammed de, O'nun sadece Varligi'
ni gördü, Zat'ini görmedi. Eger Zat'ini
görmü$ olsaydi, bize de tarif ederdi.
Allah(cc)in Zat'ini tarif etmek mümkün mü?
Kim tarif edebilir? Biz, O'nu ancak
"sifatlari" ve "eserleri"yle taniriz.
Hz. Musa bile Allah'i göremedi. Ama yine de
Peygamberdi. Demek Allah'a Elci, Peygamber
ve Mehdi olmanin $arti, Allah'i görmek
degildir. Elcilik ve Mehdiligin $arti:
Allah(cc)tan bilgi ve i$ik, bir de
elcilik almaktir. Bunlari almi$ ve kabul
etmi$ bir kimse, Allah'in elcisi veya
Mehdisi olur.
"Sen, $eytanin elcisi misin? $eytanin
vazifesini görmek icin mi geldin?
Mehdiligini ilân etmekle aramizda ikilik
cikariyorsun, bizi bölüp parcaliyorsun!"
deniliyor...
Cevap: Sizin dinde, Allah'in Elcisi ve
Mehdisi böyle mi kar$ilanir? "Ho$geldin
ey Allah'in Mehdisi" diyeceginiz yerde,
"nicin geldin, gelmez olaydin, hic de
ho$gelmedin" diyorsunuz. Bir dövmediginiz
ve öldürmediginiz kaldi! Elinize gecsem
onu da mi yapacaksiniz? Bu ne bicim
kar$ilama böyle? Yoksa Allah'tan, benim
"sahte Mehdi" olduguma dair bir ayet mi
aldiniz? O halde, elinizde sahteligime
i$aret eden kesin bir bilgi olmadan
sahtekâr olduguma nasil
hükmedebiliyorsunuz?
(Bu sözlerim, bütün Müslümanlara degil,
sadece bana hakaret ve iftira edenleredir.)
Hz. Musa Peygamberligini ilân edince,
Firavun da sizin dediginiz gibi demi$ti.
Yani: "Bizi bölmek icin mi geldin?"
Dikkat edin, "siz Firavunsunuz" demiyorum.
Fakat bir Firavun gibi hareket ettiginizin
farkinda misiniz?
Sizi bölen kim? Siz zaten bin parcaya
bölünmü$sünüz! Ben de i$te sizin
parcalarinizi toplamaya ve birle$tirmeye
geldim, tabi Allah'in izniyle. Elbette
sizleri birle$tirecegim ve birle$tirmek
görevim. Bu görevimi yerine getirebilmek
icin de, bana yardimci olmaniz gerekiyor.
Madem ayrilik istemiyorsunuz, o halde beni
dinlemeniz ve bana yardimci olmaniz
$arttir.
Müslümanlar arasinda birlik nasil
saglanacak?
Bugün dünyada, "Müslümanlarin ya$adigi
ülkeler" vardir. Fakat bir "Islâm Dünyasi"
yoktur. Bir "Islâm Dünyasi"nin var
olabilmesi icin bütün Müslümanlarin
birlik ve bütünlük icinde olmalari
gerekir. Peki, bu birlik ve bütünlük
nasil olacak?
Bunun iki yolu var: Birincisi; Islâmli
ülkelerin birle$mesiyle. Ikincisi;
Müslümanlar arasinda mânevî bir
birle$menin saglanmasiyla.
Islâmli ülkelerin birle$mesi, ancak o
ülkelerdeki diktatörlüklerin ortadan
kalkmasi ve demokrasiye gecilmesiyle
mümkün olur. Allah(cc)in bana bu konuda
verdigi ilk emir de; "Ortadogu'daki
diktatörlüklerin hayatina son ver" oldu.
Bunun icin diktatörlükleri ortadan
kaldirmak vazifemdir, vazifemizdir.
Birlik icin ikinci yol ise: Müslümanlar
arasinda mânevî bir birligi saglamaktir.
Bu da ancak Mehdiyetimi ve Halifeligimi
kabul etmenizle olur. Bunu reddettiginiz
müddetce birlik yüzü göremeyeceksiniz.
Bu da, sizin dirlikten mahrum kalmaniz;
ezilmeniz ve itilip kakilmaniz demektir!
Secim sizin...
Not: Kur'anlilarin Peygamberi Hz.
Muhammed'in, sahih bir rüya vasitasiyla
Müslümanlar hakkinda bana verdigi bir
tek emir var. O da: "BiRLiK OLUN"dur.
Buna, "bu bir rüyadir, rüya ile amel
edilmez" diyecek olursaniz, Rabbiniz'in
birlik olmaniz hakkindaki emirlerini de
unutmamanizi öneririm.
Mehmed Nur'an kimdir?
Elciniz ve Mehdiniz, Imam ve Halifeniz
ben MEHMED NUR'AN, 1985 yilinin Kadir
Gecesi'nde Allah(cc)tan bilgi ve i$ik
almaya ba$ladim. Be$ yil sonra da
Rabbimiz'den "elcilik teklifi" aldim
ve kabul ettim. 1995'den 2005 Mayis'ina
kadar elciligimi gizledim. Cünkü Allah'
tan ortaya cikmam icin bir izin ve emir
gelmemi$ti. Izin gelinceye kadar
faaliyetlerimi sessiz yürüttüm. O tarihe
kadar "Mehdi" oldugumu bilmiyordum. 2001
yilindan itibaren Mehdi oldugumu sezmeye
ba$ladim. 2005 yilinda ortaya cikmam
icin emir gelince, beklenen Mehdi ben
olduguma kani oldum. (Bu konuda da:
"Mehdi uzun zaman Mehdiligini
bilmeyecektir" $eklinde bir hadîs var.
Bu haber de tam bende gercekle$ti.)
Ortaya cikmam, zamanin ve $artlarin ve de
Müslümanlarin zorlamasiyla oldu. Bu konuda:
"Mehdi, Müslümanlarin zorlamasiyla ortaya
cikar" diye bir Hadîs daha var. Benimki de
böyle oldu.
Not: Hadîs taramasi yapacak durumda olmadi-
gim icin, hadîslerle ilgili referans
veremiyorum. Konuyla ilgilenen arkada$lar
gerekli kaynaklarin referanslarini bu
bildirinin altina ekleyebilirler.
Tahsil derecem ilkokul'dur. Ilkokulu, zayif
dereceyle bitirdim. Yani sadece okuma-
yazmayi ve biraz da hesap yapmayi ögerendim.
Fakat bilgilendirici Allah(cc), 1985 yilinin
Kadir Gacesi'nden itibaren üc ay icerisinde
bana bütün din ve dünya ilimlerini bir üzüm
tanesi gibi yutturdu, kafama yazdi. Yani
bilgisiz bir "ümmî" idim, yüzlerce kitabi
okumadan birdenbire "alim" oldum.
1995 yilindan 2002 yilina kadar, yani 7 yil
icinde de Allah(cc) beni "mânevî dünya
liderligi"ne yeti$tirdi. 2001, yani Yeni
Cag'in ba$langicindan itibaren de dünya
devletlerinin dizginlerini elime vermi$
bulunuyor. Hangi devlet Mehdiyetime itaat
etmezse, helâk olur.
Dünya devletlerinin liderlerine
sesleniyorum: Allah(cc)tan gelen emirlere
itaat edin. Eger itaat etmezseniz, dogal
felâketler ba$inizdan hic eksik olmayacak,
bunu bilin!
Allah'tan gelen emirler nedir?
Allah'tan gelen 4 EMiR var.
Hz. Allah'in size verdigi ilk emir:
"Diktatörlüklerinize son verin"dir.
Ikincisi: "Adalet'i tesis edin"dir.
Ücüncüsü: "Allah'a yönelin ve ibadetli
olun"dur. Dördüncüsü: "Yardimla$in,
iyilikci olun ve fakirligi ortadan
kaldirin"dir.
Bu emirleri dinlemeyenler, ker$ilarinda
daima Allah'i bulacaklar ve
cezalandirilacaklardir.
(Sosyolojik olarak) ben kimim?
Ben Mehmed Nur'an, Allah(cc)in Mehdisi'yim.
Ne tarikatciyim, ne de tasavvufcuyum.
Sadece bir $ERiATCI"yim. $eriat ise,
"Allah'in Düzeni"dir. Allah'in Düzeni ise;
Hak ve Adalet ve Namus'tur. Ben de bunlari
yeryüzüne yerle$tirmek icin geldim ve
bunlarla görevliyim.
Buna göre, bugünden itibaren haksizliga
ve adaletsizlige sebep olan eski hükümleri
kaldiriyorum ve kaldirmam gerekiyor. Cünkü
eski zamanda ya$amiyoruz. Eski zamanda
verilmi$ hükümleri bu zamanda uygulamaya
kalkarsaniz, adaletsizlige dü$ersiniz ve
dü$üyorsunuz. Allah(cc) ise adil'dir,
adaletsizlige razi olamaz. Bunun icin bu
tarihten itibaren Ortadogu'da uygulanmakta
olan el kesme ve recm cezalarini, Allah(cc)
in bana verdigi yetkiyle kaldiriyorum. Bu
cezalar derhal hapis cezasina cevrilmelidir.
Arap devletleri bu emre itaat etmek
zorundadir. Itaat etmedikleri takdirde,
hizaya getirilmeleri icin dünya Padi$ahi
Amerika, benden gerekli izni almi$
olacaktir.
Iran yönetimine sesleniyorum:
Israil hakkinda kesin kararlar vermek,
Iran Yönetimi'nin hakki ve haddi degildir.
Israil'le ilgilenmek benim görevimdir.
Benim görevime kari$mayin.
Ben nicin gönderildim?
Dört $ey icin. Birincisi: Dinsizligi ortadan
kaldirmak icin. Bunun icin de Allah(cc)
bana i$insal bir kilic verdi. Bu kilicla
da ateizmi, materyalizmi, naturalizm ve
darwinizmi mânen idam etmi$ bulunuyorum.
Ikincisi: Bütün inanclilari birle$tirmek
icin. Yüce Rabb'in gercek dini bir tektir.
O da: Allah'i birleyip, O'na teslim
olmaktir. Bu da $u $ekilde ifade edilir:
"Allah'tan ba$ka ilah yoktur, Mehdi ve
Mesih Allah'in kulu ve elcisidir."
Bu sözü söyliyen ve kabul edenler, hem
bana biat etmi$, hem de dinlerini
kurtarmi$ olurlar.
Ücüncüsü: Dininizi yenilemek icin.
"Dinimiz eskimi$ midir ki, sen yenilemek-
ten bahsediyorsun" diyebilirsiniz.
Cevap: Allah(cc)in dini eskimez. Fakat
sizin anlayi$iniz eskimi$ olabilir. Bu
da, yenile$meyi gerektirir. Bunu yapmak
da, Allah(cc)tan aldigim bilgilerle
benim görevimdir.
Dördüncüsü: Yüce Rabb'in gercek dinini
yeryüzüne egemen kilmak icin. Bu da,
Hz. Mesih'in yardim ve ortakligiyla
gercekle$ecektir.
Not 1: (Buradaki Ali Mihr Iskenderoglu'yla
ilgili iki paragraf sansür edildi.)
Ben, Yeni Cag'in yeni Mehdisi'yim.
Görevim bitince, benim yerimi Hz. Mesih
alacaktir. Kimse benim kar$ima
Ali Mihr Iskenderoglu'na kar$i
yapilan inkâr ve itirazlarla cikmasin.
Ikinci bir Allah'in varligini
isbatlayamayanlar, benim Mehdiligimi
inkâr edemez. Inkâr edenlerin inkâri
ise, Allah(cc)in defterine yazilacak
ve onlar, bir "inkârci" olarak
kaydedilecek, hesap vereceklerdir.
Not 2: Bana kar$i sava$ acmaya niyetlenen
radikal ve fanatik unsurlara sesleniyorum:
Allah yardimciniz olmayacaktir!
Not 3: Yazilarimi silmedikleri icin
Hidayetcagi.com sitesi yöneticilerine
te$ekkür ediyorum.
YÜCE ALLAH iTAATKÂRLARIN YARDIMCISI OLSUN!
Allah'in Mehdisi: MEHMED NUR'AN
cevap verdiren ALLAHin adiyla
Hidayetcagi.com sitesinde bana:
"Hangi kavmin resulüsün" diye sorulmu$.
Globalle$mi$ bir dünyada elbetteki bütün
dünyanin ve insanligin elcisiyim. Ve
Kur'anlilar dünyasinin da Mehdisiyim.
Yine sorulmu$: "Allah'in Zat'ini gördünüz
mü?
Yüce Allah bana bir Mirac nasib etti. Bu
mânevî Mirac'da, Cenab-i Hakk'a, aramizda
bir-kac metrelik bir mesafe kalana kadar
yakla$tim. O'nun Zat'ini degil, fakat
varligini gördüm, bildim. Cismi, $ekli ve
benzeri olmayan bir yüce Varlik'in Zat'ini
elbette göremezdim. Peygamberlerin sonuncusu
(sav) Hz. Muhammed de, O'nun sadece Varligi'
ni gördü, Zat'ini görmedi. Eger Zat'ini
görmü$ olsaydi, bize de tarif ederdi.
Allah(cc)in Zat'ini tarif etmek mümkün mü?
Kim tarif edebilir? Biz, O'nu ancak
"sifatlari" ve "eserleri"yle taniriz.
Hz. Musa bile Allah'i göremedi. Ama yine de
Peygamberdi. Demek Allah'a Elci, Peygamber
ve Mehdi olmanin $arti, Allah'i görmek
degildir. Elcilik ve Mehdiligin $arti:
Allah(cc)tan bilgi ve i$ik, bir de
elcilik almaktir. Bunlari almi$ ve kabul
etmi$ bir kimse, Allah'in elcisi veya
Mehdisi olur.
"Sen, $eytanin elcisi misin? $eytanin
vazifesini görmek icin mi geldin?
Mehdiligini ilân etmekle aramizda ikilik
cikariyorsun, bizi bölüp parcaliyorsun!"
deniliyor...
Cevap: Sizin dinde, Allah'in Elcisi ve
Mehdisi böyle mi kar$ilanir? "Ho$geldin
ey Allah'in Mehdisi" diyeceginiz yerde,
"nicin geldin, gelmez olaydin, hic de
ho$gelmedin" diyorsunuz. Bir dövmediginiz
ve öldürmediginiz kaldi! Elinize gecsem
onu da mi yapacaksiniz? Bu ne bicim
kar$ilama böyle? Yoksa Allah'tan, benim
"sahte Mehdi" olduguma dair bir ayet mi
aldiniz? O halde, elinizde sahteligime
i$aret eden kesin bir bilgi olmadan
sahtekâr olduguma nasil
hükmedebiliyorsunuz?
(Bu sözlerim, bütün Müslümanlara degil,
sadece bana hakaret ve iftira edenleredir.)
Hz. Musa Peygamberligini ilân edince,
Firavun da sizin dediginiz gibi demi$ti.
Yani: "Bizi bölmek icin mi geldin?"
Dikkat edin, "siz Firavunsunuz" demiyorum.
Fakat bir Firavun gibi hareket ettiginizin
farkinda misiniz?
Sizi bölen kim? Siz zaten bin parcaya
bölünmü$sünüz! Ben de i$te sizin
parcalarinizi toplamaya ve birle$tirmeye
geldim, tabi Allah'in izniyle. Elbette
sizleri birle$tirecegim ve birle$tirmek
görevim. Bu görevimi yerine getirebilmek
icin de, bana yardimci olmaniz gerekiyor.
Madem ayrilik istemiyorsunuz, o halde beni
dinlemeniz ve bana yardimci olmaniz
$arttir.
Müslümanlar arasinda birlik nasil
saglanacak?
Bugün dünyada, "Müslümanlarin ya$adigi
ülkeler" vardir. Fakat bir "Islâm Dünyasi"
yoktur. Bir "Islâm Dünyasi"nin var
olabilmesi icin bütün Müslümanlarin
birlik ve bütünlük icinde olmalari
gerekir. Peki, bu birlik ve bütünlük
nasil olacak?
Bunun iki yolu var: Birincisi; Islâmli
ülkelerin birle$mesiyle. Ikincisi;
Müslümanlar arasinda mânevî bir
birle$menin saglanmasiyla.
Islâmli ülkelerin birle$mesi, ancak o
ülkelerdeki diktatörlüklerin ortadan
kalkmasi ve demokrasiye gecilmesiyle
mümkün olur. Allah(cc)in bana bu konuda
verdigi ilk emir de; "Ortadogu'daki
diktatörlüklerin hayatina son ver" oldu.
Bunun icin diktatörlükleri ortadan
kaldirmak vazifemdir, vazifemizdir.
Birlik icin ikinci yol ise: Müslümanlar
arasinda mânevî bir birligi saglamaktir.
Bu da ancak Mehdiyetimi ve Halifeligimi
kabul etmenizle olur. Bunu reddettiginiz
müddetce birlik yüzü göremeyeceksiniz.
Bu da, sizin dirlikten mahrum kalmaniz;
ezilmeniz ve itilip kakilmaniz demektir!
Secim sizin...
Not: Kur'anlilarin Peygamberi Hz.
Muhammed'in, sahih bir rüya vasitasiyla
Müslümanlar hakkinda bana verdigi bir
tek emir var. O da: "BiRLiK OLUN"dur.
Buna, "bu bir rüyadir, rüya ile amel
edilmez" diyecek olursaniz, Rabbiniz'in
birlik olmaniz hakkindaki emirlerini de
unutmamanizi öneririm.
Mehmed Nur'an kimdir?
Elciniz ve Mehdiniz, Imam ve Halifeniz
ben MEHMED NUR'AN, 1985 yilinin Kadir
Gecesi'nde Allah(cc)tan bilgi ve i$ik
almaya ba$ladim. Be$ yil sonra da
Rabbimiz'den "elcilik teklifi" aldim
ve kabul ettim. 1995'den 2005 Mayis'ina
kadar elciligimi gizledim. Cünkü Allah'
tan ortaya cikmam icin bir izin ve emir
gelmemi$ti. Izin gelinceye kadar
faaliyetlerimi sessiz yürüttüm. O tarihe
kadar "Mehdi" oldugumu bilmiyordum. 2001
yilindan itibaren Mehdi oldugumu sezmeye
ba$ladim. 2005 yilinda ortaya cikmam
icin emir gelince, beklenen Mehdi ben
olduguma kani oldum. (Bu konuda da:
"Mehdi uzun zaman Mehdiligini
bilmeyecektir" $eklinde bir hadîs var.
Bu haber de tam bende gercekle$ti.)
Ortaya cikmam, zamanin ve $artlarin ve de
Müslümanlarin zorlamasiyla oldu. Bu konuda:
"Mehdi, Müslümanlarin zorlamasiyla ortaya
cikar" diye bir Hadîs daha var. Benimki de
böyle oldu.
Not: Hadîs taramasi yapacak durumda olmadi-
gim icin, hadîslerle ilgili referans
veremiyorum. Konuyla ilgilenen arkada$lar
gerekli kaynaklarin referanslarini bu
bildirinin altina ekleyebilirler.
Tahsil derecem ilkokul'dur. Ilkokulu, zayif
dereceyle bitirdim. Yani sadece okuma-
yazmayi ve biraz da hesap yapmayi ögerendim.
Fakat bilgilendirici Allah(cc), 1985 yilinin
Kadir Gacesi'nden itibaren üc ay icerisinde
bana bütün din ve dünya ilimlerini bir üzüm
tanesi gibi yutturdu, kafama yazdi. Yani
bilgisiz bir "ümmî" idim, yüzlerce kitabi
okumadan birdenbire "alim" oldum.
1995 yilindan 2002 yilina kadar, yani 7 yil
icinde de Allah(cc) beni "mânevî dünya
liderligi"ne yeti$tirdi. 2001, yani Yeni
Cag'in ba$langicindan itibaren de dünya
devletlerinin dizginlerini elime vermi$
bulunuyor. Hangi devlet Mehdiyetime itaat
etmezse, helâk olur.
Dünya devletlerinin liderlerine
sesleniyorum: Allah(cc)tan gelen emirlere
itaat edin. Eger itaat etmezseniz, dogal
felâketler ba$inizdan hic eksik olmayacak,
bunu bilin!
Allah'tan gelen emirler nedir?
Allah'tan gelen 4 EMiR var.
Hz. Allah'in size verdigi ilk emir:
"Diktatörlüklerinize son verin"dir.
Ikincisi: "Adalet'i tesis edin"dir.
Ücüncüsü: "Allah'a yönelin ve ibadetli
olun"dur. Dördüncüsü: "Yardimla$in,
iyilikci olun ve fakirligi ortadan
kaldirin"dir.
Bu emirleri dinlemeyenler, ker$ilarinda
daima Allah'i bulacaklar ve
cezalandirilacaklardir.
(Sosyolojik olarak) ben kimim?
Ben Mehmed Nur'an, Allah(cc)in Mehdisi'yim.
Ne tarikatciyim, ne de tasavvufcuyum.
Sadece bir $ERiATCI"yim. $eriat ise,
"Allah'in Düzeni"dir. Allah'in Düzeni ise;
Hak ve Adalet ve Namus'tur. Ben de bunlari
yeryüzüne yerle$tirmek icin geldim ve
bunlarla görevliyim.
Buna göre, bugünden itibaren haksizliga
ve adaletsizlige sebep olan eski hükümleri
kaldiriyorum ve kaldirmam gerekiyor. Cünkü
eski zamanda ya$amiyoruz. Eski zamanda
verilmi$ hükümleri bu zamanda uygulamaya
kalkarsaniz, adaletsizlige dü$ersiniz ve
dü$üyorsunuz. Allah(cc) ise adil'dir,
adaletsizlige razi olamaz. Bunun icin bu
tarihten itibaren Ortadogu'da uygulanmakta
olan el kesme ve recm cezalarini, Allah(cc)
in bana verdigi yetkiyle kaldiriyorum. Bu
cezalar derhal hapis cezasina cevrilmelidir.
Arap devletleri bu emre itaat etmek
zorundadir. Itaat etmedikleri takdirde,
hizaya getirilmeleri icin dünya Padi$ahi
Amerika, benden gerekli izni almi$
olacaktir.
Iran yönetimine sesleniyorum:
Israil hakkinda kesin kararlar vermek,
Iran Yönetimi'nin hakki ve haddi degildir.
Israil'le ilgilenmek benim görevimdir.
Benim görevime kari$mayin.
Ben nicin gönderildim?
Dört $ey icin. Birincisi: Dinsizligi ortadan
kaldirmak icin. Bunun icin de Allah(cc)
bana i$insal bir kilic verdi. Bu kilicla
da ateizmi, materyalizmi, naturalizm ve
darwinizmi mânen idam etmi$ bulunuyorum.
Ikincisi: Bütün inanclilari birle$tirmek
icin. Yüce Rabb'in gercek dini bir tektir.
O da: Allah'i birleyip, O'na teslim
olmaktir. Bu da $u $ekilde ifade edilir:
"Allah'tan ba$ka ilah yoktur, Mehdi ve
Mesih Allah'in kulu ve elcisidir."
Bu sözü söyliyen ve kabul edenler, hem
bana biat etmi$, hem de dinlerini
kurtarmi$ olurlar.
Ücüncüsü: Dininizi yenilemek icin.
"Dinimiz eskimi$ midir ki, sen yenilemek-
ten bahsediyorsun" diyebilirsiniz.
Cevap: Allah(cc)in dini eskimez. Fakat
sizin anlayi$iniz eskimi$ olabilir. Bu
da, yenile$meyi gerektirir. Bunu yapmak
da, Allah(cc)tan aldigim bilgilerle
benim görevimdir.
Dördüncüsü: Yüce Rabb'in gercek dinini
yeryüzüne egemen kilmak icin. Bu da,
Hz. Mesih'in yardim ve ortakligiyla
gercekle$ecektir.
Not 1: (Buradaki Ali Mihr Iskenderoglu'yla
ilgili iki paragraf sansür edildi.)
Ben, Yeni Cag'in yeni Mehdisi'yim.
Görevim bitince, benim yerimi Hz. Mesih
alacaktir. Kimse benim kar$ima
Ali Mihr Iskenderoglu'na kar$i
yapilan inkâr ve itirazlarla cikmasin.
Ikinci bir Allah'in varligini
isbatlayamayanlar, benim Mehdiligimi
inkâr edemez. Inkâr edenlerin inkâri
ise, Allah(cc)in defterine yazilacak
ve onlar, bir "inkârci" olarak
kaydedilecek, hesap vereceklerdir.
Not 2: Bana kar$i sava$ acmaya niyetlenen
radikal ve fanatik unsurlara sesleniyorum:
Allah yardimciniz olmayacaktir!
Not 3: Yazilarimi silmedikleri icin
Hidayetcagi.com sitesi yöneticilerine
te$ekkür ediyorum.
YÜCE ALLAH iTAATKÂRLARIN YARDIMCISI OLSUN!
Allah'in Mehdisi: MEHMED NUR'AN
Subscribe to:
Posts (Atom)